1 Mayıs 2012 Salı

bir mayıs

biliyorum, kendileri gibi bir dünya isteyen güzel insanlar bugün meydanlardaydı. umarım, zenginin malında fakirin de hakkı olduğunu hatırla(t)mak için bir vesile olmuştur.

eğer işçiler, diyordu o güzel insanlardan rosa luxemburg daha yirminci yüzyıl başlamadan, içinde bulundukları koşulları gerçekten bilselerdi kitleler halinde intihar eder ya da hiç durmaz baş kaldırır, ayaklanırlardı.

*

hiç şüphesiz bugünü meydanlar yerine başka türlü geçiren insanlarda oldu. çalışarak ya da şiir okuyarak mesela.

dileyelim ki, gün biterken o muhayyel gözlere bir şiir daha değsin.

"eşdeğeriyle yanyana yürürken
cehennem sokağında birey olmak,
ve en inceldikten sonra
ilkel sözcüklerle konuşmak seninle.

saat beş nalburları pencerelerden
madeni paralar gösteriyorlar,
yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.

hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
keşke yalnız bunun için sevseydim seni."*


*: cemal süreya, eşdeğeriyle yan

3 yorum:

ligea dedi ki...

ah!

ligea dedi ki...

bak duramadım yine.
"Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar"

c.s.

verbumnonfacta dedi ki...

ahmet turan alkan 'üç noktanın söylediği'ni ne güzel anlatır. keşke birileri çıksa da, 'ah!'ın söylediğini anlatsa. sayfalar dolusundan daha vurucu.

devam edelim: o şiirin başını bu yorumdan esirgediğiniz için kırgınım size. hiç olmazsa, laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız, deseydiniz.