Seni bir gün en yakının ele verirse eğer,Öğren susmasını ve ağlamamasını.Bir kavanozun içinde mavi bir gülYetiştir her gün daha çok yaşayan.Bir masalın ağzını kapat ve YATGENİŞ ODALARDA.BİR OKSİJEN ÇADIRINDA.ONA KÖTÜ BİR ŞEY OLSUN İSTEDİM.BANA ÂŞIK OLSUN İSTEDİM.
30 Kasım 2022 Çarşamba
tehlikeli şiirler - altmış bir
26 Kasım 2022 Cumartesi
katar'da bir dünya kupası
22 Kasım 2022 Salı
bu defa son
yaklaşık bir ay önce "yaşamak"tan bahsedip, "hayatı güzelleştiren iki şey var," demiştim. javier marías'dan* cevap gecikmedi. mevzuya farklı açıdan yaklaşsa da kendisine haksız demek yanlış olur.
"hayatın en berbat taraflarından biri, herhangi bir şeyin son kez ne zaman yaşanacağını veya bizi heyecanlandıran bir şeyin ne zaman sona ereceğini neredeyse hiç bilememektedir. çıktıkları zamanda onların, bernhard veya benet'in son romanları olduğunu; hitchcock, ford, welles veya buñuel'in veda filmleri olduğunu bilmiyorduk. aşırı sık olarak sonuncusunun sonuncu olacağını bilememiş ve olay nihayete erdiğinde o ana kadar olanın yetmediği, o son demlerin tadını bilinçli olarak çıkaramadığımız hissine kapılmışızdır: ondan sonra dahasının olmayacağını bilseydik..."
evet, o soğuk ankara akşamında mithatpaşa caddesi boyunca akan topuk seslerinin son olduğunu bilseydim, elimde olmaksızın varolan artistliğimden de, şımarıklığımdan da taviz vermez ama "sakın gitme!" derdim.
"sen gidersen sınırlarımda kalamam, tekin değil karanlığım."
*: vahşiler ve duygusallar
20 Kasım 2022 Pazar
günün sorusu: kaç kişi
15 Kasım 2022 Salı
çünkü
13 Kasım 2022 Pazar
dakika ve skor
11 Kasım 2022 Cuma
toplu mesajlar
8 Kasım 2022 Salı
ilk izlenim için tek bir şansın vardır: yirmi üç
eski öğrencisi, bir 'günlük-roman'da* hocası nazan bekiroğlu ile ilk karşılaşmasını anlatıyor:
"Yeni Türk Edebiyatı dersine girecek olan hoca, doğum iznindeymiş, o nedenle ilk haftalar o ders boş geçmişti. Kendisi yoktu, ama namı vardı. Üst sınıflar onu anlata anlata bitiremiyordu. Hocanın izinin bittiğini ve fakülteye geldiğini öğrenince dersine kadar bekleyemedik ve birkaç arkadaşla görüp tanışmak için odasına gittik. O da odasına yeni girmiş, mantosunu çıkartıyordu. Pek de büyük sayılamayacak odaya kalabalık bir grubun doluşması onu rahatsız etmiş olacak ki, "Hoş geldiniz hocam." cümlesine, "Kirli ayakkabılarınızla batırdınız odamı!" cümlesiyle karşılık verdi. Zeminde halı serili olduğundan ayakkabılarımızın izi çıkmıştı. "Temizleriz hocam, ne olacak!" diye karşılık verirken temizlik ve titizlik konusunda aynı hassasiyeti odamdakilerden beklediğimi unutmuşum. Bizim destursuzluğumuza o da böyle karşılık vermişti. Duruşu ve konuşması o kadar hanımefendiydi ki, bizi azarlayışında dahi bir şiirsellik vardı. Gücenmemiş, aksine bizi öğrencileri olarak hemen kabullenmesinin içtenliği olarak görmüştük. Dedikleri kadar vardı, o bir başkaydı. Bazılarına göre kibir kokan bakışlarının arkasında aslında asalet vardı ve o asalet belki de bize biraz ağır geliyordu."
*: tanım değil his. bir günlüğün, tamamı olmasa da bir kısmının roman formunda yayınlanmış olması ben de bu hissi uyandırdı.