murakami'nin
ikinci fırın saldırısı* adında bir öyküsü, öyküde de
renksiz tsukuru tazaki'nin hac yılları'nı hatırlatan mükemmel bir kapitalizm eleştirisi vardır.
özetle, saat altıda hafif bir akşam yemeği yedikten sonra dokuz buçuk gibi yatan karı koca saat ikide yoğun bir açlık hissiyle uyanır. ama buzdolabı neredeyse boş, altı şişe bira, bir soğan ve domates sosundan başka yiyecek hiçbir şey yoktur. bolca karbonhidrat ihtiva ettiği bira içmeye karar verirler. o sırada adam, üniversite yıllarında en yakın arkadaşıyla yaptıkları fırın soygunundan bahseder.
/bu murakamiesk hikâyeyi hem söz uzmasın, hem de merak eden alıp okusun diye atlıyorum./
karısı da sanki bu anı bekliyormuş gibi, hadi bu soygunu yineleyelim der, üzerine adamı da ikna eder.
ikinci el arabalarının arka koltuğunda battaniyeye sarılı otomatik av tüfeği, kadının rüzgârlığının cebinde yedek kovanlar tokyo sokaklarında açık fırın aramaya başlarlar. ama bütün fırınlar kapalıdır. onlar da mcdonald's şubesi 'saldırısı'na karar verirler.
içeride, başlarını masaya koymuş uyuyan iki üniversiteli ve üç çalışandan başka kimse yoktur. adam emniyeti kapalı tüfeği kasiyer kıza doğrultunca şube müdürü,, "parayı alın," der. "saat on birde parayı kasadan topladılar, pek fazla yok burada olanın tümünü alın. sigortamız var ne de olsa."
aynı adam, ön kepenkleri indirip tabelanın ışığını kapatın, dediklerinde, sudan çıkmış balığa döner. "bunu yapamayız," der. "izin almadan dükkanı kapatırsam bundan ben sorumlu tutulurum."
bu saçmalık, adamla karısı para değil otuz big mac istediğinde doruğa ulaşacaktır. "size kasadaki parayı versem, başka bir yerde sipariş verip yeseniz?" der müdür, son bir umutla. "aksi hâlde hesaplar fena karışacak."
*
diyeceğim o ki, siz hâlâ özgürlüğü kadınların dekoltesinde, etek boyunda, bedenin arayın ya da eleştirinizi bunun üzerinden yapın.
ezberlenmiş, hatta emredilmiş hayatlar yaşıyoruz. hayal ettiğimiz işe, eve, arabaya, telefona sahip olmayı başardıkça özgürlüğümüzü kıyısından köşesinden parça parça kaybediyoruz.
dahası bile isteye feda ediyoruz...
*:ortadan kaybolan fil, doğan kitap