30 Temmuz 2023 Pazar

bir masada iki kişi: şan şöhret

çayından son bir yudum aldı, masaya bıraktığı fincanı parmak uçlarıyla ortaya doğru itti. bir süre camdan dışarı, belki de apansız bastıran yağmurda ıslanmamak için koşuşan insanlara baktı. bakışlarını oradan alıp az önce masanın ortasına doğru ittiği fincana verirken konuşmaya başladı:

- hakkınızda bir kaç şey duydum.

- hiçbiri doğru değil.

- ama neler duyduğumu söylemedim daha.

- fark etmez. hepsi yanlış.

- çok kalp kırmışsınız.

*

istemeden oldu hep. çoğu zaman fark etmedim bile. anladımsa dönük bir sırttan, küskün omuzlardan anladım.

26 Temmuz 2023 Çarşamba

dövmesizlik

birlikte okunmalıdır.

*

çok değil bir yıl önce, 'dövme yaptırcam' diye tutturmuştu. omuzda başlayıp kola inen, köprücük kemiğinin bir kısmını fethettikten sonra belki sırtın ve göğsün üst bölgesinden toprak talep eden büyükçe bir dövme.

kızılderili motiflerine bakıyordu ama aztek işi de olabilirdi. hint etkisine de açıktı.

yolundan dönmeye niyeti olmadığını anlayınca ilerde pişmanlık duyacağı bir şey yapmasın diye küçük, minimalist çalışmalar önerdim kendisine. hatta, bulutları seyreden instagram sayfam birden bire dövmeci abilerin, ablaların istilasına uğradı. tiksindim.

ama o hiçbir seçeneği beğenmedi. belki arzusu rafa kalkmadı ama dövme de yaptırmadı.

geçen gün son wimbledon tenis turnuvasını konuşurken söz haliyle kadınlar şampiyonu marketa vondrousova'ya da geldi. bir eleştirim vardı, hemen araya sıkıştırdım.

tenisçilere beyaz giyme mecburiyeti koyan bir turnuva wimbledon. öyle ki, siyahla yazılmış normalinden büyük bir logoya bile yasak koydukları ve tenisçilerin kıyafetini değiştirmek zorunda kaldığı bile oldu.

ama çekyalı şampiyonun dövmelerle dolu bedeni bu yaklaşıma göre -sadece siyahlık ve renklilikten dolayı- daha yasaklanası göründü bana. öyle ki, ileride dövme yasağı ya da aşırı çokluktaki dövmeleri kapatma zorunluluğu gelirse şaşırmam.

baktım, itiraz etmiyor, hemen borges'in imza gününe de götürdüm onu: borges'in neredeyse her akşam gittiği la ciudad adlı kitapçıya. gittiği her yerde olduğu gibi orada da insanlar onunla sohbet etmek ve kitaplarını imzalatmak istermiş. sıranın uzadığı günlerden birinde borges yakın arkadaşı bioy'a seslenmiş. "adolfito, imzaladığımız onca kitaptan sonra imzasız kitabımızın ne kadar değerli olacağını bir düşünsene."

sanırım anladı.

23 Temmuz 2023 Pazar

şans

bu yazı da başladığı yerden uzakta bitecek. hissediyorum...

*

kitap okumanın dünyanın en iyi, en anlamlı, en gerekli, en güzel işi olduğuna inanmıyorum. kitap okuyanları yüce, oku(ya)mayanları da aşağı görmeyişim tam da bu yüzden.

ama kitap okumayı, kitaplarla hemhâl olmayı, iki lafın belini kırarken kitaplardan bahis açmayı seviyorum.

ve biliyorum; bu durum ne beni ne de benim gibileri makbul kılıyor.

yine de, okumaya anlam yükleyenlerden olduğumu, okunanlardan işaret devşirdiğimi saklayamam.

/"bu ne yaman çelişki" diyeceklere, yemekle ekmek yemediğimi ama ekmek arası bir şeyler yerken "içini alayım mı?" diye soran satıcılardan bir kaçını dayanamayıp bıçakladığımı söyleyeyim. ekmek de makbul değil ama seviyorum, yani./

*

misafir olduğum bir hanenin kitaplığını bazan göz ucuyla, bazan aşikârane, tıpkı yeni evli oğluna akşam yemeğine gelmiş anne edasıyla incelemem belki de bu yüzden. ya da kitap okuyan birini gördüğümde "ne okuyor?" diye meraklanmam, bir filmdeki ya da dizideki karakterin okuduğu kitabı görmeye çalışmam...

aynı anda aynı kitabı okumak aşk işareti sayılabilir pekala. ya da aynı kitaptan aynı şekilde etkilenmiş olmak. kitaplıklarımızdaki ortak kitapların çokluğu da fena bir bahane değil.

/konumuz bu değil ama, her genelleme gibi bu da yanılgı ihtiva eder, demek gerekir. ki, "bir yusuf masalı'nı benden iyi anlıyor" dedikleriniz çok geçmeden hain, "dostoyevski okurken heyecanlanan küçük kızlar" büyüyünce bambaşka biri olabiliyor./

*

neyse ki, anlatmak istediğim yere geldim.

biliyorum, bu şekilde düşünen tek kişi ben değilim. benzer biçimde 'kitap'a anlam yükleyenler az değil.

ama benim kitap okuyarak ya da kitap okurken birilerinin dikkatini çekme şansım artık yok diye düşünüyorum.

çünkü, kalbur üstü kitapları ya okudum ya da okumayı reddettim. yeniden okuduklarım ise sene de bir veya iki. popüler olanla bağlarım da kuvvetli sayılmaz.

yani kıyıda köşede kalmış, şahit olanın bilmediği, bilmediği için de yok saydığı kitaplar oluyor elimde. tanımadıkları, başka bir deyişle anlam yükleyemedikleri için de burun kıvırmakla iktifa edip, geçip gidiyorlar.

/haksız da sayılmazlar hani. kairos adlı bir kitabı ve onu okuyanı kim ne yapsın?/

19 Temmuz 2023 Çarşamba

uyarı

sen henüz benim ne anlama geldiğimi bilmiyorsun.

16 Temmuz 2023 Pazar

amele yanığı

bazın şeyler de 'oldukça' değişiyor.

tdk büyük türkçe sözlük'ün amele yanığı maddesi mesela.

bir zamanlar karşısında, "omuz ile dirsek arasında, telefon muhafazasının izi" yazan amele yanığı maddesinin karşısında bugün, "omuzlar, kollar ve su yüzeyine yakın olduğu için güneşe maruz kalan sırtın üst bölgesinde vücudun diğer yerlerine göre yoğunlaşan bronzlaşma" yazıyor.

14 Temmuz 2023 Cuma

dakika ve skor

"...Neyse -varsın sen; ve ben, elbet
bulacağım bir yol- varsa eğer bir yol
-ya da benim varsa, bir yol bulma
yeteneğim- yetersem buna..."*


*: oruç oruoba, 15 Ekim 1981

11 Temmuz 2023 Salı

küçük değişimler

kabul, her şey değişir. değişiyor. bazı şeyler ise yalnızca şekil değiştiriyor.

mesela, eskiden selçukla sevgilisinden ayrıldığı ya da aralarına mesafe girdiği zamanlarda sık görüşürken, şimdi eşini ve çocukları tatile gönderdiğinde sık görüşüyoruz.

*

ama sağlam adamdır selçuk. insanı yarı yolda bırakmaz. altın gibi bir kalbi, nadiren kullandığı bir beyni vardır.

tanısanız, siz de severdiniz. evet, eminim. tıpkı dostlarına ne yaptığını duyunca bazılarınızın daha çok seveceğinden emin olduğum gibi.

10 Temmuz 2023 Pazartesi

ilk izlenim için tek bir şansın vardır: yirmi dört

cioran'ın son elli üç yılına yoldaşlık eden hayat arkadaşı simone boué bir röportajda onunla ilk karşılaşmalarını anlatıyor.

ki o röportaj, "simone boué, siz kimsiniz? cioran’la karşılaşmadan önce kimdiniz?" ilk sorusuna verdiği, "biliyor musunuz, beni cioran ilgilendiriyor, ben değil!" cevabıyla başlar.

*

paris'e gidip doçentlik sınavına hazırlanmak için bir burs aldım. cioran'la tanışmam da o arada oldu; doçentlik dersinde değil ama, saint michel bulvarı'ndaki bir öğrenci yurdu olan foyer international'a yerleşmiştim. bir yemek salonu vardı ve bütün öğrencilere açıktı. cioran'la orada karşılaştım. 

çok iyi hatırlıyorum, on sekiz kasım bin dokuz yüz kırk ikiydi. onu önceden de fark etmiştim, zira başkalarından çok farklıydı; hem sonra, öğrencilerin yaş ortalamasının üstündeydi, otuz bir yaşındaydı. yemek almak için sıraya girmiştim. bir kupon doldurmak gerekiyordu, tarihi ve adınızı yazıyordunuz, kasaya geldiğinizde de bu kuponu göstermeniz gerekiyordu. kuyrukta yanıma geldi ve tarihi sordu bana. çok iyi hatırlıyorum, çünkü doğumgünümdü. annem bana pasta yollamış olmalıydı. ona tarihi söyledim, sonra da…


merkez üs: https://birartibir.org/kediye-benzerdi/

7 Temmuz 2023 Cuma

günün sorusu: pişmanlık

hangisini tercih ederdiniz? yapmış olmanın pişmanlığını mı yoksa yapmamış olmanın pişmanlığını mı?

5 Temmuz 2023 Çarşamba

durum

muhtemelen harika bir ilk fikri takip eden, ilgi uyandırdığı ve popüler olduğu için de sık sık tekrarlanan bir paylaşım türü var sosyal medyada. daha doğrusu ekran görüntüsü.

eleman, eski bir hikâyenin başrol oyuncusuna bir liralık -hatta, bir kuruş bile gördü bu gözler- havale yapmış ve açıklama kısmına da bazan özlem bazan sitem ihtiva eden duygularını yazmış.

bir ihtimal ben de böylesi bir hikâyenin parçası olabilirim bu ara. ama oyun alanı havale dekontlarının açıklama kısmına değil de çeşitli mecraların 'hâl beyanı' tadındaki 'durum'ları.

yanılgı ihtimali elbette var. çünkü, yanılgı hepimiz için. ama durum öyleyse, hislerim beni yanıltmıyorsa yani.

"dik dur, şekerim. ayrıca göbeğini içeri çek."

3 Temmuz 2023 Pazartesi

en çok

sabahmış. belli ki yeni uyanmışım. kalkıp güne karışmak yerine sırt üstü yatmış, gözlerim kapalı, yatak keyfi yapıyorum.

sol yanımda düzenli soluk alıp vermeler. görmem mümkün değil ama yüzümde giderek büyüyen bir tebessüm olduğuna yemin edebilirim.

önce soluk alıp vermelerin ritmi bozuldu. sonra kıpırdanmalar oldu. bir ses "seni çok seviyorum baba," dedi ve benden yana hamle edip bana sarıldı. ben de ona sarıldım tabiî ki.

dipleri terli saçlarını öptüm. "ben de seni çok seviyorum," dedim. "bu dünyadaki her şeyden çok seviyorum."

şimdi yazarken bile, "bu, bir rüya olmalı," diyorum. "gerçek olamayacak kadar güzel çünkü."

1 Temmuz 2023 Cumartesi

konumlandırma

sahibi öleli çok olmuş ama telefon rehberinden bir türlü silemediğimiz, artık aranamayacak, aransa bile bir cevap vermeyecek, verse bile bambaşka hayatlara kapı aralayacak telefon numaraları gibi(sin).