27 Temmuz 2016 Çarşamba

bir masada iki kişi: on dakika daha

çayından son bir yudum aldı, masaya bıraktığı fincanı parmak uçlarıyla ortaya doğru itti. bir süre camdan dışarı, belki de apansız bastıran yağmurda ıslanmamak için koşuşan insanlara baktı. bakışlarını oradan alıp az önce masanın ortasına doğru ittiği fincana verirken konuşmaya başladı:

- on dakika.

- efendim?

- on dakika daha oturalım, diyorum. sadece oturmayalım. konuşalım da...

- günlerdir konuşuyoruz. gördüğün gibi değişen hiçbir şey yok. on dakikada ne değiştirmeyi umuyorsun ki?

- emin ol, on dakika sandığından çok daha uzun.

*

masanın üzerinden uzandı. elimi tuttu. on dakika son bir kaç aya dönüştü önce. yeşil lastik çizmelerine güldüm. gözlerinin rengini merak ettim. ona doğru dünyanın en uzun mesafesini yürüdüm. nefesini yüzümde, sıcaklığını gövdemde hissettim. karşılıklı oturduğumuz bir tren yolculuğunda kucağıma uzattığı çıplak ayaklarına masaj yaptım. sinema çıkışı babası ve küçük kız kardeşiyle buluşup bir yerlerde çay içtik. kocaman gülümsedim. parmak uçlarını öptüm. öptüm. öptüm.

18 Temmuz 2016 Pazartesi

plastik çiçekler

"plastik çiçekler, tanrı'nın işlerinin bütünüyle insanın işleriyle yer değiştirmesinin sağlanması, gerçeğin giderek görüntü tarafından belirsizleştirilmesi, sahte ama akla yatkın görünenin, gerçek ama dolaysız olana tercih edilmesi, ölümün giderek daha da iyi biçimde hayat rolünü oynayabilmesi çabasını temsil ederler. onlar bir cesedin yüzündeki donmuş gülümseme gibidir."*


*: beşir ayvazoğlu, güller kitabı (lord northbourne'dan naklen)

15 Temmuz 2016 Cuma

kim bilir*

ahmet güntan parçalı ham - hitap 7.de yani gölgeye hitap'ta "ayrılığın birinci saatinde ben kim bilir'i dinlerim" der.

geri kalanı şarkı anlatır.

*: yayla bend, kim  bilir

12 Temmuz 2016 Salı

adım adım bir fotoğraf

bir fotoğraf gördüm. aklıma ilk gelen, mahir ünsal eriş'in "nasılsın?" sorusuna verdiği cevap oldu: içime bir ad koyacak olsam leyla derim, öyle güzelim.

peşi sıra feridun düzağaç'ın "kısaca fede" olmadan önceki şarkılarından birini hatırladım. -galiba en çok sevdiğim şarkısı-: aşkın e hali...

son noktayı ise içimde koydum. sessiz sedasız, bir nefes gibi: bu fotoğrafa bir ad koyacak olsam aşkın köy hâli derim.

7 Temmuz 2016 Perşembe

erik dalı

yol kenarındaki çimenlikte boylu boyunca yatan, kim bilir kaç gün önce kesilmiş erik dalı bu durumdan haberi yokmuş gibi çiçek açmış, eriğe niyetlenmişti.

4 Temmuz 2016 Pazartesi

tehlikeli şiirler: yirmi beş

bugün tehlikeli şiirler okuyalım leyla
behçet aysan'dan beyaz geceler mesela
"bütün hayatları bilmek isterdim
ilginç geliyor bana bir gemicinin
                                   anlattıkları
eskiyen 
aşkları bırakıp
yeni yükler aldıkları

beyaz bir gecede.

bilmek isterdim
çamlıhemşin'li fırıncı
                         ustasının
niçin
batum'dan göç ettiğini
kömür yüklü mavnayla

beyaz bir gecede.

beyaz bir gecede
beyaz bir gecede

savrulmuş
buralara

saraybosna'dan
elinde hiç işlemediği
                        nakışı

kış zorlu
makedonya komitacı dolu
buğulanmış camları vagonların

bakışı mavi gözleri dalgın
o kadın

doğurmuş sonra annemi

bilmek isterdim
bozüyük bilecik arasında
bin dokuz yüz kırk yedinin martında

tipi
ve aç kurtlar
               saldırınca
tepesinde bir telgraf
                      direğinin
donan
gencecik hat bakıcısının
hayatını.

beyaz bir gecede.

ne söylenecek
              bir türkü
ne yazılacak
              bir roman
olan
bütün hayatları

yaşanmış
bütün hayatları
               bilmek isterdim.

beyaz bir gecede."

2 Temmuz 2016 Cumartesi

üç soru

"sorularla" geçelim bu kara günden. şairlerin devlet eliyle yakıldığı ve faturanın müslümanlara çıkarıldığı kara, kapkara günün sene-i devriyesinden. o gün yalnızca şairler değildi elimizden alınan. nice okunacak şiir, o şiirleri okudukça güzelleşecek çocuk, geleceğe dair umutlar da alındı.

yerine kara bir leke kaldı ne yaparsak yapalım çıkmayan.

sorular ise, o gün bizden alınan bir şairden, metin altıok'tan...
"ben neden
dudaklarının arasında
iğneler tutan
bir
terzi suskunluğunu
prova ediyorum
şimdi bu yol boyu
kederle yürürken

dağlara doğru?

neden kedi seven
bir insan
olduğumu
biliyorum da
kedisiz ve
sevgisiz
getiriyorum
yaşadığım günlerin
yaprak döken sonunu?

cevapsız sorunun
boynu büküktür,
hemen anlar
yetim olduğunu.

ben neden hala
duyuyorum avucumda
bir çocuk elinin
sızlayan
boşluğunu?"*

*: sorularla