/eğer seçme şansım varsa sarper günsal, berkem ceylan ve caner eler anlatımıyla dinlemeyi tercih ederim bisiklet yarışlarını. o kutlu zamanlarda televizyon evde ses olsun diye rağbet ettiğim bir eşya olmaktan çıkar, bir kaç arkadaşım ziyarete gelmiş de ben başka işlerin hakkından gelirken zaman zaman benim de katıldığım bir sohbetin fitili ateşlenmiş gibi hissederim./
anlamadığım bir kelime duydum ilk önce. caner eler, hemen peşi sıra, "fransızcanın en sevilen kelimesi olabilir," deyince dikkat kesildim. "yarımada" demekmiş. ama birebir türkçeye çevrilince "neredeyse ada" anlamına geliyormuş.
üç tarafı su ile çevrili, çoğu zaman dar bir kıstakla anakaraya bağlı kara parçaları için şiir gibi bir isim: neredeyse ada...
*
türkiye'nin en ünlü sözlüğüne itimat edersek: latince "paeninsula" kelimesinden gelmektedir. "paene" neredeyse, "insula" ada anlamındadır. bir anakaraya bağlı üç tarafı su ile çevrili kara parçaları için kullanılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder