17 Ekim 2009 Cumartesi

filmekimi

o uzak şehirde filmekimi zamanı.

iksv' nın düzenlediği filmekimi sekizinci kez huzura çıkıyor. filmler, yönetmenler, seanslar bir süredir gazete ve dergilerde konuşuluyor, hatta bir 'tık' uzakta...
bir google araması' nın kaç kaplan gücünde olduğunu tahmin bile edemezsiniz.
hal böyle iken bilgilerin ulaşılabilirliğinde film seçkisi üzerine konuşmaya gerek yok. biz başka şeylerden konuşalım.

bir... ben orada olsaydım ve zamana dair bir sıkıntısı olmasaydı yani.

filmlerini izlemekten asla bıkmadığım coen kardeşlerin yeni işi a serius man (ciddi bir adam),
her ne kadar altın palmiyeden eli boş dönse de jane campion dokunuşuna olan sonsuz itimadımdan dolayı bright star (parlak yıldız),
filmlerinin tüm rahatsız ediciliğine rağmen yine de kayıtsız kalamadığım heneke' nin das weisse band (beyaz bant) ı,
büyüklere animasyon kontenjanının hakkını veren tim burton referanslı 9,
sadece sinemasına değil yazdıklarına da meftun olduğumuz woody allen' ın yenisi whatever works (kim kiminle nerede),
yeni bin yılda da sinemanın şiirini yazmaya devam eden efsane yönetmen angelopoulos' un the weeping meadow (ağlayan çayır) ile başlattığı üçlemenin ikinci ayağı the dust of time (zamanın tozu),
yeniye duyduğum karşı konulmaz merak yüzünden sundance ödüllü humpday (gel porno çevirelim),
soderbergh' ten önce başrol oyuncusu benicio del toro ile anılması daha doğru olan che:part-1&2 ve yaramaz çocuk michael moore' un yeni bir tokatı olduğuna inandığım capitalism: a love story (kapitalizm: bir aşk hikayesi) yi ard arda izlerdim ki 'güzel bir adam' ın nasıl paraya tahvil edildiğini daha iyi görelim.

iki... giderek bir filmekimi modasının oluştuğuna inanmaya başladım artık.

önceden biraz daha anlaşılabilirdi bu ilgi. yazları büyük şehirden kopmak zorunda kalan öğrenciler, yaz tatilini bahane eden sinemaların tempo düşürmesi, köşe başlarında yerlerini almaya başlayan kestanecilerin haber verdiği soğuk havalar.
sonra evin akıllı uslu davranan abisi gibi duran istanbul film festivali' nin yanında hırçın, şakacı, ele avuca sığmaz küçük çocuğu gibi oluşuyla cazibe merkeziydi.
ama artık anlamıyorum. çünkü filmekimi herkesin dilinde. 'boş ver sinemaya gitmeyi alalım şurdan bir dividi' cilerin, 'battaniye altı sinema keyfi' kavramını icat eden tembellerin, 'sinemayı severim ama vakit' diyenlerin... hepsinin.
sanki filmekiminde bir film görebilirlerse ruhları kurtulacak, entelektüel olduklarını hem kendilerine hem de eşe dosta ispat edecek, böylelikle sinemaya ve sanata olan borçlarını ödemiş olacaklarını düşünen yeni bir tür çıktı ortaya.

üç... bir de her festivalde ortaya çıkan 'festival insanları' var.

eminim farklı kostümleri, hayatın içinden değilmişcesine duruşları ve biz iki filme zor bilet bulurken neredeyse her filme buldukları biletlerle istiklal' i şenlendirmeye başlamışlardır.


merkez üs: http://www.iksv.org/filmekimi_2009/

notgibi: ve orada göreceksiniz ki mutlaka izlerdim dediğim filmlerden ilki olan a serius man, filmin kopyasında çıkan bir problem yüzünden gösterimden kaldırılmış.

Hiç yorum yok: