bazı özel durumlar ve matematiksel işlemler dışında rakam kullanmayı sevmem. ama söyleyeceklerimin bununla bir ilgisi yok.
bir cümlede ya da metinde belgisiz sıfat olan 'bir' ya da sayı sıfatı söz konusu olduğunda rakam kullanmayı tercih edenlerden hazzetmiyorum. öyle ki, onlardan biriyle ne zaman karşılaşsam doku uyuşmazlığı hissederim. ayrı dünyaların insanı olduğumuzu bilir, uzak dururum. bu konuda bir defa bile yanıldığımı hatırlamıyorum.
elbette, masum olabileceklerine ihtimal veriyorum. 'kısa mesaj' modası aileden harçlık aldıkları döneme denk gelmiş olabilir mesela. o günlerde daha uzun yazabilmek için bu yönteme başvurmuş, ister istemez hâlâ bu alışkanlığın etkisini bünyelerinde taşıyor olabilirler. ya da bir türlü yakayı kurtaramadıkları ergenlik yüzünden farklı olmak için bunu yapıyor da...
ama bütün bunlar onların zamana oynayan insanlar olduğunu düşünmemi engelleyemiyor. muhatabına hakkıyla zaman ayırmayı kayıp sayan, bencil insanlar olduklarını düşünüyorum. aynı anda bir kaç kişi ile mesajlaşıyorlar, randevularını peşpeşe ekleyip birinden diğerine koşuyorlardır. yeteri kadar zamanları olsa bile markete ya da manava gidip, peşi sıra mutfakta yemek pişirmek yerine zincir lokantalardan birinde yemek yiyorlardır. sevişmek bile bir tören ya da ayin gibi değil de görev gibidir. muhtemelen hazırlanması gereken bir toplantısı, belki de yetişmesi gereken bir başkası vardır. aceleyle giyinmesi, dinlenebilmek için uyuması gerekir.
öyleleri için küçük prens'i, "susuzluk giderici haplar" bahsini tavsiye ederim. hiçbir şeye yaramasa da kazandıkları her ne ise kaybettiklerinden çok daha az olduğunu anlasınlar diye.
bir cümlede ya da metinde belgisiz sıfat olan 'bir' ya da sayı sıfatı söz konusu olduğunda rakam kullanmayı tercih edenlerden hazzetmiyorum. öyle ki, onlardan biriyle ne zaman karşılaşsam doku uyuşmazlığı hissederim. ayrı dünyaların insanı olduğumuzu bilir, uzak dururum. bu konuda bir defa bile yanıldığımı hatırlamıyorum.
elbette, masum olabileceklerine ihtimal veriyorum. 'kısa mesaj' modası aileden harçlık aldıkları döneme denk gelmiş olabilir mesela. o günlerde daha uzun yazabilmek için bu yönteme başvurmuş, ister istemez hâlâ bu alışkanlığın etkisini bünyelerinde taşıyor olabilirler. ya da bir türlü yakayı kurtaramadıkları ergenlik yüzünden farklı olmak için bunu yapıyor da...
ama bütün bunlar onların zamana oynayan insanlar olduğunu düşünmemi engelleyemiyor. muhatabına hakkıyla zaman ayırmayı kayıp sayan, bencil insanlar olduklarını düşünüyorum. aynı anda bir kaç kişi ile mesajlaşıyorlar, randevularını peşpeşe ekleyip birinden diğerine koşuyorlardır. yeteri kadar zamanları olsa bile markete ya da manava gidip, peşi sıra mutfakta yemek pişirmek yerine zincir lokantalardan birinde yemek yiyorlardır. sevişmek bile bir tören ya da ayin gibi değil de görev gibidir. muhtemelen hazırlanması gereken bir toplantısı, belki de yetişmesi gereken bir başkası vardır. aceleyle giyinmesi, dinlenebilmek için uyuması gerekir.
öyleleri için küçük prens'i, "susuzluk giderici haplar" bahsini tavsiye ederim. hiçbir şeye yaramasa da kazandıkları her ne ise kaybettiklerinden çok daha az olduğunu anlasınlar diye.
4 yorum:
tüm 'olmaz'ların biraraya gelip karşınıza çıkması an meselesi. çünkü büyük konuşmak. buraya bir gülücük.
muhatabımın, -söz gelimi- "okunmayan bir blogu tutmakta neredeyse on yıldır ısrar eden biriyle olmaz," demesine rağmen bana gelmesini nasıl "paha biçilemez" buluyorsam, bütün olmazlarıma rağmen olduranı da "paha biçilemez" bulurum.
bunun dışında, diş macunu ortasından sıkan, sabahları suratsız uyanan, son görülmesi kapalı vb. bir kızla olmayacağına, onlarla aynı toplu taşıma aracına dahi binmeyeceğime eminim.
notgibi:'meçhul bir okurun yorumları'ndan korunmak için yorumlara moderatör koymuştum ama bloggerın ihanetine uğrayıvermişim. o gülücükten burada da var.
kayıtlara unknown olarak geçtiğime bende şaşırdım zira seçimim değildi ama olsun.
birde 'okunmayan blog' çok göreceli değil mi, binler mi okumuyor blogu istediğiniz bir mi. pazar sorumu bıraktığıma göre alkışlarla şu tarafa doğru gideyim.
"ama olsun"unuz "oh olsun!" gibi çınladı burada. iki nokta üst üste, kapa parantez...
"okunmayan blog" bu blogun yazgısı. yeterince okunuyor olsaydı, "oralarda bir yerde beni herkesten çok seviyor olman ne yarar ki" gibi cümlelerim olurdu bu defa.
Yorum Gönder