23 Temmuz 2018 Pazartesi

büyümek ve bilmek

prolog: bir kahraman. kadın ya da erkek fark etmez.
kahramanımızın adı a. olsun. bir manası olduğu için a. değil. sadece alfabenin ilk harfi olduğu için.
be. ya da ce., hatta ze. de olabilirdi. çünkü kahramanımız sıradan ve herkes olabilir. hepimiz de...

i.

a. dört yaşındadır. ya da beş. o gün yaş günüdür. pastadaki mumlara üflemeyi, pastasından koca bir dilim yerken süslü kağıtlarla sarılıp sarmalanmış, kurdeleli hediye paketlerinin ortaya çıkmasını heyecanla ve sabırsızlıkla beklemektedir.

paketler açıldığında hangi hediyeyi sevdiyse ya da hangi hediye hayallerine denk düşüyorsa ona koşacaktır. gözü diğerlerini görmez bile. üstelik bunu saklamaz. sahte bir kibarlıkla diğerlerini seviyor gibi yapmaz.

ara şarkı: yıllar geçer. her zaman olduğu gibi çabucak. a. büyür. hem okulların hem toplumun, kısaca hayatın rahle-i tedrisinden geçer.

ii.

a. otuz dört yaşına girecektir. ya da ze.. yine bir doğum günü ve içinde parfümler, bluzlar, küpeler olan paketler. hediye çekleri, güller, yüzükler, tatil planları, hafta sonu kaçamağı, butik oteller...

artık büyümüştür. şair olsa, "allah'ım hayretimi artır! yok/ allah'ım hayret ver!"* diyeceği yaşlara varmıştır. yol boyunca çok şey görmüş, çok şey yaşamış, çok şey öğrenmiştir.

mesela, açtığı her pakette sevinmeli, ortaya çıkan nesneye bakarak, tam da ihtiyacı olan şeyin bu olduğunu söylemelidir. yapar da; geçen gün aklından o şey geçmiştir, geçen hafta sonu denemiştir, bir arkadaşında görmüştür, uzun zamandır aklındadır...

nihayet: belki abartıyorum, hatta yanılıyorum. durum belki de tam olarak budur. yine de bir şeyden eminim: paketlerden çıkanlara ne kadar sevinse, ihtiyacı olanın tam o olduğunu kendisine bile söylese, içten içe istediğinin ne olduğunu, neyi sevdiğini, neye ihtiyacı olduğunu tam olarak bilmektedir.


*: eren safi, mürşidim kocakarı

Hiç yorum yok: