bir nisan bin dokuz yüz yetmiş sekiz, öğlen bir buçuk suları. cingu stadyumu'nun açık tribününde bir adam bira içerek beyzbol izliyor. sezonun açılış maçı. yakult swallows, hiroşima carps'a karşı. seyirciler her zamanki gibi, pek fazla değil.
adam, ateşli bir yakult swallows taraftarı. stadyum oturduğu apartmana yürüme mesafesinde.tribünde koltuk yok; uzun, çimenlik bir yokuştan ibaret. adam uzandığı yerden bir sahaya, bir gökyüzüne bakıyor. tek bir bulut bile yok, ılık rüzgârıyla harika bir bahar günü.
soğuk birasından bir yudum daha alıyor. düşleriyle meşgul. neden sonra zihnini sıyırıp maça tekrar odaklanıyor. tam o sırada yakult'un ilk vurucusu dave hilton, sol çizgiye doğru bir vuruş yapıyor. sopaya tam oturan topun tiz sesi stadyumu dolduruyor. "evet" diyor o an adam, yıllardır düşündüğü bir sorunun yanıtını bulmuş gibi. "evet, ben roman yazayım."
ünlü yazar haruki murakami, açık gökyüzünü, taze yeşil çimenlerin dokunuşunu, sopanın haz veren sesini hâlâ hatırlıyor. o an gökyüzünden bir şeyin sessizce süzülerek aşağıya indiğini ve onu güzelce yakaladığını da.
o an "evet, ben roman yazayım," demişti. maçtan sonra eve gidip biraz kestireyim, ya da bara gidip içmeye devam edeyim der gibi, öyle ansızın…
ve dediğini yaptı.
adam, ateşli bir yakult swallows taraftarı. stadyum oturduğu apartmana yürüme mesafesinde.tribünde koltuk yok; uzun, çimenlik bir yokuştan ibaret. adam uzandığı yerden bir sahaya, bir gökyüzüne bakıyor. tek bir bulut bile yok, ılık rüzgârıyla harika bir bahar günü.
soğuk birasından bir yudum daha alıyor. düşleriyle meşgul. neden sonra zihnini sıyırıp maça tekrar odaklanıyor. tam o sırada yakult'un ilk vurucusu dave hilton, sol çizgiye doğru bir vuruş yapıyor. sopaya tam oturan topun tiz sesi stadyumu dolduruyor. "evet" diyor o an adam, yıllardır düşündüğü bir sorunun yanıtını bulmuş gibi. "evet, ben roman yazayım."
ünlü yazar haruki murakami, açık gökyüzünü, taze yeşil çimenlerin dokunuşunu, sopanın haz veren sesini hâlâ hatırlıyor. o an gökyüzünden bir şeyin sessizce süzülerek aşağıya indiğini ve onu güzelce yakaladığını da.
o an "evet, ben roman yazayım," demişti. maçtan sonra eve gidip biraz kestireyim, ya da bara gidip içmeye devam edeyim der gibi, öyle ansızın…
ve dediğini yaptı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder