artık yeni bir "bir numara" bulmalıyım. çünkü dün akşam bir haber okudum ve "yaşayan en iyi oyuncular" listem değişiverdi.
philip seymour hoffman, manhattan'daki evinin banyosunda ölü bulunmuş. daha kırk altı yaşındaydı. resmi olmayan bir açıklamaya göre ölüm nedeni yüksek doz eroin.
*
ikonlaştırılmış güzelliğin ortasında neredeyse albino, sarı-kızıl çehresi, çilli yüzü, bembeyaz teni, şişman bedeni ve tırnakları derin kesilmiş tombul parmaklarıyla bu adam vebalı muamelesi görmediyse kimselere nasip olmayan yeteneği yüzündendir.
bir anka kuşu gibi küllerinin arasından değilse de her filmde yeniden doğar yaşa(t)dığı hayatlara bir yenisini eklerdi: bazan ispiyoncu kolej öğrencisi olurdu bazan bir "ekşın"ın orta yerinde yakışıklı başrol oyuncusundan rol çalan kötü adam... bazan uşak olurdu bazan duygulu bir hastabakıcı... bazan romantik komedilerin "esas oğlana en yakın arkadaş"ı olurdu bazan kumar tutkusu yüzünden her şeyi göze alan bankacı... bazan yanlış bedene doğmuş bir insanoğlu olurdu bazan kilisenin karanlık koridorlarında özgürlük savunucusu... bazan üzerine ünlü bir yazarı giyinirdi bazan usta bir senaristin senaryosunda kaybolmamaya çabalayan bir yönetmeni... bazan zavallı, korkak bir kovboy olurdu bazan parası için babasını öldürebilecek kadar hain bir evlat...
ama en çok, rolling stone dergisi için kurgusal grup stillwater hakkında bir yazı yazmaya çalışan ve bu yolda penny lane'i tanıyan lise öğrencisi william miller'in akıl hocası, müzik eleştirmeni lester bangs olurdu. "cameron crowe'un biyografisinden parçalar taşıyan william miller" tespiti ne kadar doğrudur bilmiyorum ama ben hem william miller hem lester bangs'im. lütfen kayıtlara geçsin; eğer bir gün sigaraya başlarsam o ikisi telefonda hâlleşirken philip seymour hoffman'ın sigara içtiği sahne, eğer bir gün ekmeğimi bir zengin evinde uşaklık yaparak kazanmaya razı gelirsem big lebowski'de asıl "büyük lebowski"ye hizmet eden brandt yüzündendir.
*
en son jack goes boating'te izledim onu. garip bir tesadüfle yönetmenlik yaptığı ilk ve tek filmde. hoşlandığı kadını etkilemek uğruna onu sandalla gezdirmek istiyordu. ama su korkusunu yenmek için önce yüzme öğrenmek zorundaydı.
*
o şimdi öldü. "yaşayan en iyi oyuncular" listem değişiverdi.
bir numaraya yeni birileri gelir elbette.
ama william miller akıl hocası lester bangs olmadan ne yapar hiç bilmiyorum.
philip seymour hoffman, manhattan'daki evinin banyosunda ölü bulunmuş. daha kırk altı yaşındaydı. resmi olmayan bir açıklamaya göre ölüm nedeni yüksek doz eroin.
*
ikonlaştırılmış güzelliğin ortasında neredeyse albino, sarı-kızıl çehresi, çilli yüzü, bembeyaz teni, şişman bedeni ve tırnakları derin kesilmiş tombul parmaklarıyla bu adam vebalı muamelesi görmediyse kimselere nasip olmayan yeteneği yüzündendir.
bir anka kuşu gibi küllerinin arasından değilse de her filmde yeniden doğar yaşa(t)dığı hayatlara bir yenisini eklerdi: bazan ispiyoncu kolej öğrencisi olurdu bazan bir "ekşın"ın orta yerinde yakışıklı başrol oyuncusundan rol çalan kötü adam... bazan uşak olurdu bazan duygulu bir hastabakıcı... bazan romantik komedilerin "esas oğlana en yakın arkadaş"ı olurdu bazan kumar tutkusu yüzünden her şeyi göze alan bankacı... bazan yanlış bedene doğmuş bir insanoğlu olurdu bazan kilisenin karanlık koridorlarında özgürlük savunucusu... bazan üzerine ünlü bir yazarı giyinirdi bazan usta bir senaristin senaryosunda kaybolmamaya çabalayan bir yönetmeni... bazan zavallı, korkak bir kovboy olurdu bazan parası için babasını öldürebilecek kadar hain bir evlat...
ama en çok, rolling stone dergisi için kurgusal grup stillwater hakkında bir yazı yazmaya çalışan ve bu yolda penny lane'i tanıyan lise öğrencisi william miller'in akıl hocası, müzik eleştirmeni lester bangs olurdu. "cameron crowe'un biyografisinden parçalar taşıyan william miller" tespiti ne kadar doğrudur bilmiyorum ama ben hem william miller hem lester bangs'im. lütfen kayıtlara geçsin; eğer bir gün sigaraya başlarsam o ikisi telefonda hâlleşirken philip seymour hoffman'ın sigara içtiği sahne, eğer bir gün ekmeğimi bir zengin evinde uşaklık yaparak kazanmaya razı gelirsem big lebowski'de asıl "büyük lebowski"ye hizmet eden brandt yüzündendir.
*
en son jack goes boating'te izledim onu. garip bir tesadüfle yönetmenlik yaptığı ilk ve tek filmde. hoşlandığı kadını etkilemek uğruna onu sandalla gezdirmek istiyordu. ama su korkusunu yenmek için önce yüzme öğrenmek zorundaydı.
*
o şimdi öldü. "yaşayan en iyi oyuncular" listem değişiverdi.
bir numaraya yeni birileri gelir elbette.
ama william miller akıl hocası lester bangs olmadan ne yapar hiç bilmiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder