çayından son bir yudum aldı, masaya bıraktığı fincanı parmak uçlarıyla
ortaya doğru itti. bir süre camdan dışarı, belki de apansız bastıran
yağmurda ıslanmamak için koşuşan insanlara baktı. bakışlarını oradan
alıp az önce masanın ortasına doğru ittiği fincana verirken konuşmaya
başladı:
- hafızam beni yanıltmıyorsa, sana bir sorum var demiştin.
- aslında bir soru değil. sadece, geçtiğimiz hafta sonu nasıldı bunu bilmek istiyorum.
- senin fikrini bilmem ama bana kalırsa güzeldi. cumartesi beşte buluştuk. yemek, sinema... ertesi gün sana kahvaltıya geldim. bütün gün seninle aynı evde olmak güzeldi. önceden konuştuğumuz gibi yemeği beraber yaptık. hazırlamamız iki saat sürdü ama yememiz en fazla yirmi dakika. biraz yorulmuş olabilirim ama değerdi.
- ben de bunu merak ediyorum. neredeyse iki saat mutfak tezgahının önünde yan yana durduk. bazan sağa bazan sola hareket ettik. birbirimize hiç dokunduk mu?
- hatırlamıyorum.
- öpüştük mü?
- galiba hayır.
- peki beni öpmek istedin mi? bir defa aklından geçti mi bu?
*
bazan soruların sorulmasıdır önemli olan. yanıtın bir önemi yoktur. o gün de öyle oldu.
- hafızam beni yanıltmıyorsa, sana bir sorum var demiştin.
- aslında bir soru değil. sadece, geçtiğimiz hafta sonu nasıldı bunu bilmek istiyorum.
- senin fikrini bilmem ama bana kalırsa güzeldi. cumartesi beşte buluştuk. yemek, sinema... ertesi gün sana kahvaltıya geldim. bütün gün seninle aynı evde olmak güzeldi. önceden konuştuğumuz gibi yemeği beraber yaptık. hazırlamamız iki saat sürdü ama yememiz en fazla yirmi dakika. biraz yorulmuş olabilirim ama değerdi.
- ben de bunu merak ediyorum. neredeyse iki saat mutfak tezgahının önünde yan yana durduk. bazan sağa bazan sola hareket ettik. birbirimize hiç dokunduk mu?
- hatırlamıyorum.
- öpüştük mü?
- galiba hayır.
- peki beni öpmek istedin mi? bir defa aklından geçti mi bu?
*
bazan soruların sorulmasıdır önemli olan. yanıtın bir önemi yoktur. o gün de öyle oldu.
2 yorum:
sözlerle sınırlamadan bilinenler..
kim demiş kelimelere muhtaç olduğumuzu.
Yorum Gönder