1 Mayıs 2024 Çarşamba

bir mayıs ve paul auster

bugün bir mayıs, "zenginin malında fakirin de hakkı vardır," diyerek başlayalım söze...

emekçinin, işçinin, parasını helâl yollardan kazanan herkesin bayramı kutlu olsun.

bu vesileyle 'aşk ile bir dahi': katil israil ve işbirlikçileri yok olsun.

*

paul auster öldü. sadece zamanın geçtiğini, yaşlandığımı hissettim. bundan başka üzüntü de hissetmiyorum.

bizim kuşağın yazarlarından olduğu hâlde benim yazarım ol(a)madığı içindir belki. belki de, 'katil israil'in var olmaya çalıştığı topraklarda, toprakların asıl sahiplerine yaptığı zulmü onaylar tavrından.

kitaplarının bazılarını keyifle okudum, yalnızlığın keşfi, birinci bölümdeki* babasının ona bakınca gördüklerini okuyunca şefkat dahi duydum:

"anlaşılan kötü bir evlat olmuştum, bunu şimdi anlıyorum. tam olarak kötü değilse de, en azından düş kırıklığı, bir şaşkınlık ve üzüntü kaynağı olmuştum. oğul olarak bir şair çıkarmış olmasının babam için hiç anlamı yoktu. ne de olsa columbia üniversitesi'nden iki diploması olan bir genç adamın okulu bitirdikten sonra meksika körfezindeki bir petrol tankerinde sıradan bir denizci olarak işe girmesini ve sonra da, mantıksızca, paris'e gidip orada dört yıl boyunca kıt kanaat yaşamasını anlayabiliyordu."

kim bilir tek başına smoke (1995), hatta aradan geçen bunca yıla rağmen içimdeki yerini koruyan, her şeyiyle çok sevdiğim final bölümü bile yeterdi bugün yas tutmaya.

ama içimden öyle gelmiyor. sadece yaşlandığımı hissediyor, dünya sahnesinden bir zulüm destekçisinin daha eksildiğini düşünüyorum.


*:görünmeyen bir adamın portresi

4 yorum:

Zelda Capulet dedi ki...

hep ihmal ettiğim bir yazar oldu paul auster. yıllar önce bir kitabını okumaya başlayıp devam edememiştim. kitabı bile hatırlamıyorum. belki herkes vedalaşırken ben tanışırım bu yıl diye düşünmüştüm. kimbilir!

verbumnonfacta dedi ki...

kalemini inkar etmiyorum. ama benim yazarım ol(a)madı. belki siz seversiniz.



pelinpembesi dedi ki...

Bazı kitaplarını sevdim bazılarını yetersiz buldum. Karısı gölgesinde kalmış gibi geldi, geç tanıştım onunla da. ama dediklerine katılıyorum üzüntü değil ama gençlik eşlikçilerimiz yavaş yavaş ayrıldıkça dünyadan hüzünleniyor ve yalnız hissediyorum kendimi. İsrail yancılığına zaten diyecek sözüm yok..

verbumnonfacta dedi ki...

belleğim beni yanıltmıyorsa karısı daha sonra popüler olmuştu. ve biraz da pozitif ayrımcılık sebebiyle çok konuşuldu. ama bellek bu.

ben okuduklarımı yetersiz bulmadım. sadece amerikalı yazar değil, amerikalı/batılı gibi yazan doğulu/akdenizli yazar seviyorum galiba.

şaka bir yana bir çeşit doku uyuşmazlığı bizimki.

kaldı ki, filistindeki başından beri var olan, artık soykırıma dönüşen zulme kayıtsız kalabilen biriyle de olsun o uyuşmazlık.

hiç sorun değil. onur duyarım.