hafta sonu katıldığı davette ünlü bir matematikçiyle aynı masaya denk gelmiş. hatta yan yana oturmuşlar. hoş sohbet bir adammış. mevzu kadın erkek ilişkilerine gelince, "kadının yaşı, erkeğin yaşının yarısından beş fazla olmalıdır. ideali budur," demiş.
ama bir kulağımdan girmiş, diğerinden çıkmıştı. ne de olsa "çoluk çocukla uğraşamam" yaşlarındaydım.
*
yakari söyledi.
artık nereden duyduysa. ama her zaman olduğu gibi, bilge, görmüş geçirmiş adamlar gibi yaparak. uykuyla uyanıklık, vahiyle ilham arasında bir hâlde...
"bir ilişkiden çıktıktan sonra o ilişkiyi unutma süresi, ilişki süresinin yarısı kadardır," dedi.
"yarısı mı!" diyebildim sadece.
2 yorum:
İlk önerme doğru bence, erkeklerin ayaklarının yere basması, olgunlaşması kadınlara göre geç olduğu düşünülünce. İkinci önerme de göreceli ama beraberlik uzadıkça etkisi artıyor.
erkeklerin olgunlaşması mümkün olmadığı için konu olgunluk olamaz. bence sayın profösörün 'yirmili yaşlardaki kızlarla takılma yaşı' gelmiş. unutmak ise mümkün değil. sadece yara daha az sızlar, hepsi o.
Yorum Gönder