18 Eylül 2023 Pazartesi

çürüyen otlar*

jenny erpenbeck'in harika romanı kairos'un merkezinde gizli bir aşk var. "yasak aşk o!" diyenler çıkabilir ama o kadar naif, samimi ve gerçek ki insan kelime tercihleriyle incitmek istemiyor.

kaldı ki, yasak aşk diye bir şey yoktur. olsa olsa yasak ilişki vardır. 

üstelik, adam (hans) ve karısı (ingrid) yıllar önce, "isteyen istediğini yapabilir" manasına gelen örtük bir anlaşmaya varmışlar ama böyle bir şeyin gurur kıran ağırlığını yüklenmemek için kimse kelimeye dökmemiş.

hans da daha ilk konuşmada kıza (katharina), onu olduğu şey yapanın evliliği olduğunu ve evliliğinden vazgeçmeyi düşünmediğini, asla vazgeçmeyeceğini söyleyecektir. katharina bunu önemsemez zira aşkın daima mutlulukla yıkanan ilk günleridir ve az vakit geçirmek dışında her şey muhteşemdir.

ilişkileri biraz daha ilerleyip olan biten katharina'ya yetmez olunca, hans, evliliğini doğuştan gelen bir kusur olarak görmesini ve kendisini öyle kabul etmesi gerektiğini söyleyecektir.

yine de günün birinde hans'la katharina'nın durumu ortaya çıkınca, daha doğrusu elle tutulur deliller ortaya saçılınca ingrid, örtük antlaşmaya rağmen gurur yapıp adama evden uzaklaştırma verir.

hans altı ay kadar, artık batı'da yaşayan şair arkadaşının evinde kalır ve altı ayın sonunda ingrid'le durum değerlendirmesi yapmak için akşam yemeğinde buluşurlar.

katharina biraz sürpriz yapmak, biraz da hans kendini kötü hissederse yanında olabilmek için ona haber vermeden evde onu beklemeye karar verir. saatlerce bekler ama hans gelmez. evin girişinde, hemen kapının önünde, koridorda beklerken acı içinde uyuyakalır. çünkü hans hâlâ dönmediğine göre barışmışlar, bu evde neredeyse karı koca olarak yaşadıkları altı ay, belki de ilişkileri bitmiştir. ve hans mutlu bir şekilde karısına ve oğluna dönmüştür. belki de şu an birbirlerine dokunuyorlardır.

oysa hiç de öyle değildir. hans ile ingrid'in görüşmesi hiç de iyi gitmemiş, hatta ingrid eve erken dönmüştür. ne yapacağını bilemeyen, evin yalnızlığına dönmek istemeyen, hatta o yalnızlığın korkuttuğu hans da tek başına içmektedir.

*

kim bilir, kaç defa yaşar insan bunu?

bu soruyu çok sordum kendime dönüp dönüp o sayfaları okurken. eve dönen hans, katharina'yı tek kişilik yatağa taşırken.

kaç defa bekledi de gitmediniz?

kaç defa yanlış anlayıp, yanlış anlaşıldınız?

benim cevabım en az bir: haliç kenarında gece yarısı telefonuyla nihayetlenen bir hafta.

sanırım bu kadar.



*: bakınız, cahit külebi veya alpay. ya da bakmayınız.

Hiç yorum yok: