9 Ocak 2021 Cumartesi

zamanın yakın geçmişe ekli uzantısı

eskiden, çok eskiden...

kadınla erkek arasında mesafe olduğu, o mesafe aşılsa dahi bazı toplumsal kuralların arada sıra dağlar, yalçın kayalıklar gibi durduğu zamanlar.

erkek askere gidecek. yola çıkmazdan önceki gece, vedalaşmaya gelen cümle misafirler, akrabalar ve tanıdıklar evlerine dönüpte herkes kendi mahremiyetine çekilince, "her mektubun sonuna senin için 'üç nokta' koyacağım," demiş eşine. "yalnızca senin için."

çok geçmeden, "er mektubu- görülmüştür" damgalı mektuplar gelmeye başlamış baba ocağına. öncelikle selam eden, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpen mektuplar. elden ele dolaştıktan, defalarca öpülüp koklandıktan sonra gelin hanıma ulaşırmış sonunda. o da ne varsa atlayıp, mektubun sonuna, oraya kendisi için konulan 'üç nokta'ya bakarmış. bakarmış da 'o üç nokta'ya neler sığdığına şaşırıp kalırmış.

"özledim çünkü... seninle konuşmayı özledim. günün geyiğini, kritiğini seninle beraber yapmayı özledim. seninle gülmeyi özledim... okuduğum bir makaleyi seninle paylaşmayı özledim. fikrini duymayı özledim. ne bileyim işte, bu yeni evinde ne sorunlar çıkıyor yine, onları duymayı özledim. sana usta tavsiye etmeyi özledim. özledim... günlerdir kaçıyorum ve günlerdir her şey yarım geçiyor benim için..."*

*

evet, biliyorum. bir çok kişi, "vnf. neden bahsediyor yine?" dedi. ihtimal ki, neden bahsettiğimi anlayan birileri de çıkar. tebessüm eder. hatta, "hafız, hayırdır?" diye soracak birilerinden yeterince uzaktaysa kahkaha bile atar.


*: evet, alıntı. tesadüfen izlediğim -dürüst olmak gerekirse maruz kaldığım- bir diziden.


Hiç yorum yok: