bıraksalar sabahtan akşama kadar seyredebilirim. hem görsel olarak hoşuma gider hem uzamı sabit bir kumaş parçasının şekilden şekile girmesi, dönüşüp durması bir mucize hissi verir bana. matematiksel bir formülle ifade edilemeyen, istatistiksel tahminlerin işe yaramadığı bu durum öngörülemez oluşuyla bambaşka kapılar açar içimde.
ay-yıldızlı bayrağın dalgalanması ise ayrı bir şeydir. bunu vatanseverlikten ayrı bir duygu ile söylüyorum ama. çünkü çok yakışır "kırmızı zemin üzerine ay- yıldız"a rüzgârla arkadaşlık etmek.
brezilya bayrağını da çok severim. dünya kupası'nı izleyen bir çocuğun zihnine kazınan sarılı yeşilli mavili haliyle değil yalnızca. çünkü onu dünyanın en güzel ikinci bayrağı yapan bambaşka bir şeydir.
bin dokuz yüz doksan ikiden bu yana kullanılan bayrağın ortasına konumlandırılmış mavi daire ve üzerindeki yıldızlardır ilk sebep. çünkü bu fikir beni büyüler. zira tesadüfî değildir. brezilya'nın bağımsızlığını ilan ettiği on beş kasım bin sekiz yüz seksen dokuz günü saat sekiz otuz yedide rio de janeiro'nun üzerindeki gökyüzü haritasıdır.
[bir de, "der himmel uber berlin" var. ama o bambaşka bir hikâyedir.]
ikincisi ise, mavi dairenin üzerindeki kuşakta yazan ve bana "ittihat ve terakki"yi hatırlatan "ordem e progresso" yani "düzen ve ilerleme" ifadesi. comte ve savunucusu olduğu pozitivizm ekolüne işaret eden bir saygı duruşu. gerçi ifadenin orijinalinden* "aşk"ı atmışlar ama olsun. o kadar kusur kadı kızında da bulunur.
*: "o amor por princípio e a ordem por base; o progresso por fim." ya da "ilkeler aşkla bağlı kal, düzenden şaşma, sonuç ilerleme." gibi bir şey.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder