parlak ve kalın camlı gözlükleriyle dünyaya dost bir havası vardır. son derece çekingen, nazik ve iyi kalbi yüzünden okunur. kanatlarını başkalarına yardım için rehine vermiş melek hüznüyle bakar dünyaya. tanpınar'ın çoğu erkek karakteri gibi, olayları kontrol edemeyen, hayata karşı savunmasız ancak iyi ve sanatkâr yönü güçlü biridir. ve o da, tıpkı diğerleri gibi talihin bir kurbanı olarak savrulup duracaktır.
mümtaz, ne zaman yüzüne baksa bir sınıf ve terbiyenin izlerini görür. bir din adamı hâli vardır. iyiliği, uzviyetine işlemiş bu terbiyeden gelir. uzun sürmez, yanılmadığını anlar.
herbert asil bir aileden geliyordur. papazlık eğitimi alırken bir kadınla tanışmış, eğitimini yarıda bırakıp ailesinin itirazlarına rağmen bu kadınla evlenmiştir. ama kadın, birinci dünya savaşı yüzünden askere giden herbert'i başka biri için terk eder. olan bitenden habersiz herbert askerden dönünce boş bir ev ve kapıcıya emanet bırakılmış, oğlu olduğu iddia edilen bir çocuk bulur. zorluk içinde geçen günlerin ardından iş aramak için peşte'ye giderken bile isteye çocuğu kaybeder. bunu hür olmak için yaptığını anlatırken saklamaz.
sonra memleketinden kaçıp istanbul'a gelir. kürkçülük öğrenir. mümtaz'a komşu olur. ama huzur'un geniş kadrosunda kendine yer bulamaz.
varlığını suat'ın mektubu'ndan, tanpınar'ın onu, talimhane'de geçirdiği sonbahar aylarında, nuran'la arzu ettiği kadar görüşemeyen kederli mümtaz'ın konuşabileceği yan karakter olarak düşündüğünü ise araştırmacı yorumlarından öğreniriz.
*ahmet hamdi tanpınar, suat'ın mektubu- yayına hazırlayan:handan inci, banu işlet, hatice er
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder