27 Eylül 2019 Cuma

iki rüya: bir düş, bir kabus

uzun bir aradan sonra ze.'yi rüyamda gördüm. daha doğrusu bir gece, iki gündüz arayla iki defa. ilki ne kadar güzel, ayrıntılarını gün boyu tebessüm eşliğinde kendime tekrar ettiğim düş rengi bir rüya ise, ikincisi tek kelimeyle kabustu.

siyahtı bir defa. gecenin karanlığında geçiyordu. sadece kendini aydınlatan lambalar, boş sokaklar, ne hikmetse kalabalık otobüs durakları ya da dolmuş kuyrukları. bu bir kaç fotoğraf ve ze.'nin dünyadan nefret ettiğini saklamayan yüz ifadesi dışında olayları hatırlamıyorum. sadece duygu aklımda: bir ahbabınıza yatılı misafirliğe gidersiniz ya hani. ama orada sizin fark etmediğiniz ama sonuçlarını hissettiğiniz bir şey olur ve artık orada kalmak istemezsiniz. konunun sizinle herhangi bir ilgisi yoktur ama siz de maruz kalırsınız. en kötüsü de, kalkmak için izin istediğinizde ev sahipleri, "kal," demezler, "neden gidiyorsun? bu gece burada kalacaktın hani?" diye sormazlar.

gecenin bir vakti ter içinde uyandım. kalkıp mutfağa su içmeye gittim. yatağın başucunda su bulunduranlardan değilim. çünkü gecenin ve evin sessizliğinde mutfağa yürümeyi severim.

ama ilki muhteşemdi.

ferahtı. aydınlık bir günde, yaprakları okşayan rüzgârlar kadar hafifti. ze. hiç değişmemişti. çok güzeldi. denizi seyreden üzüm bağları arasında sohbet ederek yürüyorduk. bazan omuzu omuzuma değiyordu. sırtımızı denize dönmüş tepeye tırmanıyorduk. belki de denizden gelmiştik. üzümler olgunlaşmış ama yapraklar bırakın sararıp kurumayı hâlâ yemyeşildi. ve asmaların diplerini saymazsak zemin taş döşenmişti. sanki sınırlarını duvar yerine asmaların çizdiği bir yolda yürüyorduk. elimde tuttuğum bir yaprağı parmak uçlarımda çevirirken, "sana çocukluğumu anlatmış mıydım?" diye sordum. bu soruyu sorduğuma şaşırdım, çünkü çocukluğumu ona çoktan emanet ettiğimi biliyordum. "hayır," dedi. "ama anlatma. o çocuktan bir tane daha yapmak istemiyorum." şüphesiz bu, ondan duyduğum en güzel cümle değilse de, aldığım en büyük iltifattı.

mutlu olmuş olmalıyım. tıpkı, bağ bahsinin sevmediğim bir yazarın çok sevdiğim bir romanından rüyama sızmış olma ihtimali gibi.

Hiç yorum yok: