3 Eylül 2019 Salı

sebahat*

"akçaabat'ın en güzel kızıydı sebahat".

bulutsuz gecede akan bir yıldız o. "yıldız kaydı," uyarısıyla haberdar olduğumuz. ne zaman başladığını ne zaman bittiğini bile fark etmediğimiz bir yaz yağmuru. ıslak yollardan, kaldırımlardan anladığımız.

tam da bu yüzden, ayrıntıdan uzak bir şekilde "ilk"lerin konuşulduğu bir erkek muhabbetinde söze, "ben klasik adamım," diye başlayan eşref'ten dinliyoruz onu. bütün "ilk"ler adının baş harfinden ibaretken sadece onun adı var. sebahat ki, astsubay kıdemli başçavuş eşref'in "ilk ve tek aşkı". "akçaabat'ın en güzel kızı".

operasyondan bir gün önce evlenmişler ve hemen o gece birbirlerinin mahremiyetine dahil olmuşlar. bekleyememişler, çünkü ya eşref'e bir şey olursa diye korkmuşlar. eşref değil ama iki asker şehit. mayın mı roket mi? ne olduğunu bilmediğim bir kaç silah adı. eşref'e bir şey olmamış ama korkmuş, sebahat'ı bir daha görememekten korkmuş. bir de, "bana bir şey olmaz," duygusunu yitirmiş o gün.

o olaydan yıllar sonra, korkudan titremiyormuş artık. çünkü, sebahat'ı ölse de bulacağını biliyor. biz de biliyoruz. keskin nişancıya, "sebahat'e söyle," dediğinde hep bir ağızdan "sen onu bulursun," dememiz bu yüzden.


*:alper çağlar, dağ-2 (2016)

Hiç yorum yok: