26 Ağustos 2019 Pazartesi

sisifos'un yazgısı

giriş:
sisyphos ya da sisifos'u duymuş olmalısınız. tanrıları kızdırınca bir kayayı dağın tepesine çıkarmakla cezalandırılan bir ölümlü.

cezası da, bir dağın eteğindeki binlerce taş arasından kendi taşını bulmak ve bu taşı yuvarlaya yuvarlaya dağın zirvesine çıkartmak. ama ne zaman taşı tam zirveye taşısa ve "bu defa oldu," diye düşünse taş her defasında gerisin geri yuvarlanır. taşın ardından bakakalan sisifos, aşağı inip tekrar taşı çıkarmaya çalışır. bu sonsuza kadar devam eder.

gelişme:
herkesin hayatında öyle birisi vardır. kalbi kalbinize temas etmiş olabilir, olmayabilir de. çok kıymetlidir ama yanyana yürümek eyleme dökülmemiştir. hatta başkalarıyla yürüdüğünüz bile olur birlikte yürüyebileceğiniz yolları. bazan aylarca görüşmezsiniz. ölse haberiniz olmayacak kadar mesafe girer araya. zamansal, mekansal, duygusal...

ama bir biçimde sürekli yollarınız kesişir, rastlaşır ya da buluşursunuz. sanki o mesafe hiç olmamış gibi bıraktığınız yerden devam edersiniz. sırlar, iç dökmeler, imalar, kahkahalar... dostluk, sevgi, tutku, şehvet.

ve her defasında aynı şeyi hissedersiniz. güneş vuracak, "açılmaz sandığımız kapılar" açılacaktır. o sefer bu seferdir.

tıpkı mustafa kutlu'nun seyfettin'i severdik hikâyesinde anlattığı gibi bir daha kalkmamak üzere yanınıza oturacağını ve birlikte ufuk çizgisine bakacağınızı düşündürsünüz. "şimdi değilse ne zaman?" diye sorarsınız kendi kendinize yıldızlı bir gecede gökyüzünü seyrederken.

ama çok geçmeden o taş gerisin geriye yuvarlanır. bazan uzun bazan kısa süren soluklanmalardan sonra "ya bismillah!" deyip yeniden işe koyulursunuz.

kaya zirveye yaklaşmaktadır. açılmaz sandığımız kapılar şimdi değilse ne zaman açılacaktır?

sonuç:
albert camus bir gün sisifos söyleni'ni yazar. temel uğraşı olan 'absürd ve trajedi'yi bu kısır döngü üzerinden açıklar.

sisifos'un her deneyişinde tekrar düşeceğini bile bile taşı çıkarmaya gayret etmesi trajedidir. yaşamın beyhudeliğine rağmen ısrar etmek ise saçmalık.

Hiç yorum yok: