21 Ağustos 2019 Çarşamba

günün sorusu: yeniden

yeniden yirmi bir yaşında* olmak ister misiniz bilmem ama, eğer bu mümkün olsaydı, şimdiki bilinç hâlinizle mi yirmi bir yaşında olmak isterdiniz yoksa yirmi bir yaşınızdan hangi bilinçle geçmişseniz o hâlinizle mi?


*: ya da başka bir yaşta

7 yorum:

Candan dedi ki...

yirmi bir yaş…
bir arkadaşımın lise ve hemen sonrası o dönemi nitelediği gibi ‘ota, b.ka gülme yaşları’:) benimse ‘paraşütten atlama kursu'na yazılıp bunu anneme heyecanla anlattığımda ‘sütümü helâl etmem’ demesi üzre vazgeçtiğim yaş. insanın henüz pek çok hastalıktan, ölümden, acının varlığından haberdar olmadığı veya uzak tutulduğu yaş.
doğum günü kutlamalarının çok önemsenmediği bir ailede büyüyen biri olarak hâlâ gülümseyerek hatırladığım , üniversitede arkadaşlarımın hazırladığı sürpriz doğum günü partisiyle kutlanan yaşım.

bedenen yirmi bir yaşında olmak isterdim evet. çok şükür sağlığım yerinde. ama artık spagat açamıyorum örneğin :)
özüm, bilincim de değişmedi, biliyorum. sadece büyüdüm. sevdiklerimin hastalanmalarına şahit oldum. ve ölümünü gördüm. ve büyüdüm. ve arada geçen tüm bu zaman içinde güzel insanlarla, kitaplarla, filmlerle, şarkılarla, ülkelerle, şehirlerle tanıştım. memnun oldum.

fatoş dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
verbumnonfacta dedi ki...

benden duymuş olmayın ama bilinç zamanla beraber gelişir, dönüşür, hatta takla atar. bilinç bir çok şeyin toplamıdır aynı zamanda. tecrübe, dünyayı algılayış, bilgi vs.

şöyle bir örnek vereyim: budala'yı yirmi bir yaşınızda okudunuz ve o günlerde hans holbein'in ölü isa'nın mezardaki bedeni tablosunu bilmiyordunuz. ve artık biliyorsunuz diyelim. yirmi bir yaşınıza bugünkü bilinç halinizle dönmek, bu tabloyu bilerek budala'yı okumak demek. benden -bir defa daha- duymuş olmayın ama ikisi arasında dağlar kadar fark var.

fatoş dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
verbumnonfacta dedi ki...

o bir deyiş... farklı versiyonları da var.

Candan dedi ki...

yorumunuzla birlikte bilincin tanımını oldukça eksik bildiğimi fark ettim. daha çok 'dünyayı algılama biçimi' olarak yorumlamışım meğer.
'bilincim değişmedi' derken de düşündüklerim şunlardı; dünyada istemli olarak iyiyi, sevgiyi, doğayı seçen insanlar var. bir de gözünü para hırsı bürümüş, kalbi sevgisizlikten katılaşmış, ne istediğini bilmeyen yani kötüyü seçen uzak durulası insanlar var. insanların yaşamlarını ve tüm dünyanın gidişatını bu gönüllü ve bazan da zoraki seçimler belirliyor diye düşünürüm. o yaşlarda da böyle düşündüğümü biliyorum.
yoksa bilgi ve yaşam tecrübesi sizin de dediğiniz gibi elbette değişir. onca yıl edinilen bilgi ve yaşam tecrübesi insana ya çok şey katar ya insandan çok şey götürür, bilincine bağlı olarak.

verbumnonfacta dedi ki...

bir soru üzerine cevaptır. kaldı ki bu blog sadece "başladığı yerden çok uzakta biten" yazılarıyla değil, ķonudan bağımsız yorumlaşmalarıyla da ünlüdür.

ben, sekiz-dokuz yıl öncesinden geriye gitmeyi asla istemem. hele de yirmi bir yaşıma dönmeyi hiç istemem. henüz ögrenciydim. ders çalışmam gerekiyordu ama ders çalışmaktan nefret ediyordum. serserilik ve sorumluluk arasında örselenip duruyordum.

geçmişe asla şimdiki bilincimle gitmek istemez, olası cehaletimin tadını çıkartırdım. yine de, yirmi bir yaş hâlime, "merak etme okul bir şekilde bitecek, sen denizlere açılmaktan korkma," demek güzel olurdu.

bir de bazı insanları hiç tanımamak, bazılarıyla daha çok zaman geçirmek...