5 Haziran 2015 Cuma

yazar'ın imzası

selim ileri'nin kurgu mu yoksa hatıra mı bir türlü karar veremediğim, yaşamla yoğrulmuş romanlarını çok severim. daha doğrusu severdim. yüreğinden damıttığı kanı kalemine mürekkep yapan bu güzel adamı en son ne zaman okuduğumu hatırlamıyorum bile. oysa kelimelerinden taşan zarafet ve duyarlılığı daima sevmişimdir.

onun, kayıtsız kalmamak gerektiğine inandığım bir yazar olduğu kadar iyi bir okur olduğunu da inanırım. bu yüzden, günlüklerinden çıktığına emin olduğum edebiyatımızda sevdiğim romanlar kılavuzu'nu, kitabı haber alır almaz satın aldım.

hemen okunacak kitaplardan olmadığı, zaman zaman, tıpkı sözlük ya da ansiklopediler gibi içimizde bir arzu uyandığı veya ihtiyaç duyduğumuz anlarda ele alıp okunacak kitaplardan olduğu için kitaplıktaki yerini bulana kadar sehpanın üzerine, okunacak kitapların yanına bıraktım.

erken uyandığım bir sabah ilk defa sayfalarını çevirdiğimde yazarın imzasıyla karşılaştım; "sevgilerimle" diyordu. bunun satış stratejisi olduğunu anlamak zor değil. yine de, uğruna hiçbir şey feda etmediğiniz, anısı ve hikâyesi olmayan bir imzaya sahip olmak ne acı.

"oldu olacak baskıdan imzalı çıksın kitaplar. ya da her yazar için damga yapılsın kimse yorulmasın," dedim ve daha önce konuştuğumuz bir bahsi andım.

ününün doruğundaki borges, neredeyse her akşam -muhtemelen kendisine,"bir rüyayı unuturken" adlı şiiri yazdıran güzeller güzeli viviana aguilar yüzünden- galeria del este'deki la ciudad adlı kitapçıya gidermiş. gittiği her yerde olduğu gibi orada da insanlar onunla sohbet etmek ve kitaplarını imzalatmak istiyordu. sıranın uzadığı günlerden birinde, borges ve yakın arkadaşı bioy düzinelerce kitap imzalıyor, bir yandan da şakalaşıyormuş: "adolfito, imzaladığımız onca kitaptan sonra imzasız kitabımızın ne kadar değerli olacağını bir düşünsene."

Hiç yorum yok: