20 Haziran 2015 Cumartesi

anlamamalar

bir anlamama hikayesi. ya da yanlış anlama.

tek olay. üç kişi. üç yorum.

gördüklerimiz bile bu kadar aldatabiliyorken bizi, kelimelere nasıl güvenebiliriz?

*

arkadaşlarım. eğitimli ve kariyerli. neredeyse bu yüzyılın başında başlayan ilişkileri evliliğe dönüşmüş. ağustos sonunda üç yaşını dolduracak, dünya tatlısı bir oğulları var. her ikisini de çok severim. oğullarını ikisinden de çok.

akşam yemeği için davet ettiler. elimde kağıda sarılı gerberalar düştüm yola. kız yemeği hazırlarken bir yandan da oğlunu eğlemiş. oğlan ise bütün gün iş yerinde bilgisayar başında. eve gelince de çocukla ilgilenme görevini devralmış.

kız, birden oğlandan yana "ne oldu?" diye seslendi ve olaylar gelişti.

"hiçbir şey."

"ama bana seslendin."

"hayır. sana seslenmedim."

"az önce adımı söylemedin mi?

"hayır."

ben kıza yakın olduğum için, daha doğrusu o sırada benim önümde olduğu için kızın nasıl öfkelendiğini, zirveden kopan karın çığa dönüşmesi misâli adım adım gördüm. ya da öfkenin. sorun değil, benim yanımda dilediği gibi davranabilir. yeterince samimiyiz. sadece birbirlerini üzmesinler isterim.

oğlan ufaklığı bıraktı. biraz geçenlerde dertleştiğimiz, biraz benim şahitliğime itimat ettiği için yanımıza geldi. "gördün mü?" diye sordu. "işte biz hep bunu yaşıyoruz. sebepsiz öfke nöbetleri," tarzı bir kaç cümle kurdu.

"gördüm," dedim. "muhtemelen gün içinde çok yoruldu. şimdi de hırsını senden çıkartıyor. hem senden çıkartamayacaksa birbirinizi seviyor olmanın ne manası var?" diyerek hem inandığım hem de orta yolu bulmaya çalışan bir şeyler söyledim.

kız gücenmiş gibi bana baktı ve "gerçekten böyle mi düşünüyorsun?" diye sordu.

"evet."

"hiç alakası yok."

"ne peki?"

"onun bana seslendiğini duymuş olamaz mıyım? ya da öyle sanmış. ondan yana baktığımda sırtını bana dönmüştü. demek ki daha önce de çağırdı ben geç cevap verdim diye her zaman ki artistlik yapıyor sandım. ve, bana mı seslendin, diye sorduğumda, hayır, demesini bu artistliğin devamı sanarak öfkelendim."

*

kim bilir, kelimelerden kurduğumuz bu köprünün üzerinde ne kadar çok yanlış anlıyoruz birbirimizi. ya da anlamıyoruz.

Hiç yorum yok: