24 Haziran 2015 Çarşamba

ahmet beyin ceketi*

bu coğrafyada doğmuş ve muhafazakar değilse de gelenekçi terbiye ile büyümüş birisi olmasaydım bile "ramazan ruhu"nu severdim.

yani katolik olarak doğmuş ve katolik olarak ölmeye yazgılı bir sicilyalı ya da kendinden olmayana folklorik güzellik muamelesi yapan, kapalıçarşı'da dolaşırken baharat kokusu ve seslerden masal dünyası inşa eden özgürlük yorgunu bir batılı olmak fark etmez.

yılın hangi dönemine denk gelirse gelsin, ramazan ayında, hayatın yavaşlayan ve neredeyse dümdüz bir coğrafyada kıvrıla kıvrılan akan kadim nehirleri akla getiren ritmini seviyorum çünkü. güneşin verdiği renkleri geri toplamaya başladığı saatlerdeki sessizliği, insanlar eve çekildikçe tenhalaşan sokakları, sıradan bir ayrıntının görünür olmasını.

her şey eski zamanlardan arda kalan bir kokuyla sarmalanmış, havaya uhrevi bir şeyler bulaşmıştır. modern zamanlar değil kutlu zamanlardır akrep ve yelkovanın adımladığı.

en önemlisi ise, insanların kadın-erkek, genç-yaşlı, fakir-zengin, güzel-çirkin fark etmeksizin insanlığın başka vesileyle sahip olamayacağı bir denklik ve eşitlik duygusuyla su içmek, hurmaya uzanmak için işaret beklemesi muhteşem bir fotoğraftır.

hayat bile donmuş bir film karesi misali yeniden hareketlenmek için o işareti bekliyor gibidir.

ahmet beyin ceketi'ni, ne zaman dinlesem gözlerim dolar. hissettiklerim böylesi anları hatırlatır. bu yanıyla ramazan günlerinin şarkısıdır. barış manço gibi güzel bir adamın kaleminden, dilinden olması da samimiyetini, güzelliğini çoğaltır.


* barış manço, ahmet beyin ceketi


notgibi: videonun altındaki "her şeyden önce bu bir kefenini sırtında taşıma hikayesidir" diye başlayan ve bir ekşisözlük alıntısı olduğu söylenen, bana ne söylersem tekrar olacak hissi veren yorumu özellikle okumanızı tavsiye ederim. bir de, peşi sıra halil ibrahim sofrası'nı dinlemenizi.

Hiç yorum yok: