eğlenmek mümkünlüğünü yitirdiğinde aşk -ya da evlilik- neye dönüşür; işe, her saat daha da zorlaşan bir işe, ağırlığı gün boyu kabus gibi üzerimize çöken gece vardiyasına?
yitirilen sadece eğlence kısmı ise, alışkanlığa dönüşüyor. gün boyu ağırlığı artan bir işten çok, sürekliliği genel kabul görmüş bir hal. tabii, burada aşk-yada evlilik demek bu iki çok farklı şeyi bir tireyle benzerleştirmek ne kadar doğrudur, bilemiyorum. Zira biri toplumsal bir statüdür, ve statüyü kaybetmektense eğlencesiz bir yaşam keyifli olmasa da birçokları için sürdürülebilir bir durumdur. Evlilik için bu kadar atıp tuttuktan sonra aşkla ilgili birşey diyemeyerek yorumumu sonlandırır, blog sahibine bu gripten muzdarip günlerde esenlikler dilerim.
aslında bu bir aşk sorusuydu. evlilik icin de aynı durumun (hatta aşktan daha çok) söz konusu olduğunu farkedince evlilik kurumuna çamur atma fırsatını kaçırmak istemedim. takdir ederseniz ki, ihtiyacım olan tek şey bir "tire"ydi.
üstelik aşk bittiğinde gidebilenler, evlilik söz konusu olunca beklemeyi tercih ettikleri için bu sorunun (aynı zamanda "sorun"un) gerçek muhatabı oluverdiler.
ben ve arkadaşlarım geçmiş olsun der, küçüklerin gözlerinden, büyüklerin ellerinden öperiz.
2 yorum:
yitirilen sadece eğlence kısmı ise, alışkanlığa dönüşüyor. gün boyu ağırlığı artan bir işten çok, sürekliliği genel kabul görmüş bir hal. tabii, burada aşk-yada evlilik demek bu iki çok farklı şeyi bir tireyle benzerleştirmek ne kadar doğrudur, bilemiyorum. Zira biri toplumsal bir statüdür, ve statüyü kaybetmektense eğlencesiz bir yaşam keyifli olmasa da birçokları için sürdürülebilir bir durumdur. Evlilik için bu kadar atıp tuttuktan sonra aşkla ilgili birşey diyemeyerek yorumumu sonlandırır, blog sahibine bu gripten muzdarip günlerde esenlikler dilerim.
aslında bu bir aşk sorusuydu. evlilik icin de aynı durumun (hatta aşktan daha çok) söz konusu olduğunu farkedince evlilik kurumuna çamur atma fırsatını kaçırmak istemedim. takdir ederseniz ki, ihtiyacım olan tek şey bir "tire"ydi.
üstelik aşk bittiğinde gidebilenler, evlilik söz konusu olunca beklemeyi tercih ettikleri için bu sorunun (aynı zamanda "sorun"un) gerçek muhatabı oluverdiler.
ben ve arkadaşlarım geçmiş olsun der, küçüklerin gözlerinden, büyüklerin ellerinden öperiz.
Yorum Gönder