8 Mart 2023 Çarşamba

kumpanya

/insanoğlunun -ya da sadece benim- algısı açık, belli bir birikimi olsa dahi olaylara nasıl da ezbere, eksik ve dar çerçeveden baktığını anlatır hikâyedir./

bilgisayarcı bir arkadaşım var. dünya iyisi, birikimli ve komik. işinde de bilgisayarla dünyayı kurtarabilecek kadar iyi.

bilgisayarla yeni bir dünya kurabilecek o çocuk söze bir türlü giremez ama. lafı uzatmak, girişi uzun tutmak değil kastettiğim. kekelemek de değil.

sadece ilk kelimeler, hatta ilk kelime bir türlü yol bulup yeryüzüne çıkamaz. ama yeryüzüne ulaşınca da pınarlar, yeşillikler, dev ağaçlar altında gölgelikler... bazan bir cümle olur söylediği. bazan paragraf. bazan şehrazat'ı kıskandıracak bir hikâye.

ama ilk kelime. o işte...

diyelim ki, bir "seninle" çıkmayı başardı ağzından. "seninle her şeyi istiyorum ben" de diyebilir, "seninle her şeyi istiyorum ben. isfehan'a gitmek istiyorum mesela" da.

ya da "seninle her şeyi istiyorum ben. isfehan'a gitmek istiyorum mesela. nakş-ı cihan meydanı'nı seyrederken, "buraya gelmek için bugünü beklememin sebebi seninle gelmek içinmiş" demek istiyorum."

neyse, konu dağılmasın.

"uzun zaman oldu görüşmeyeli?" diyecek kadar bir sürenin ardından, geçenlerde buluştuk. yokluğumda ne yaptığını sordum. kitap okumamış ama bir tiyatro grubuna katılmış.

"tiyatro mu?" diye sordum. o cevap verene kadarcık kısa sürede de düşündüm.

"cidden ona rol vermiş olabilirler mi? metni ezberlerse sorun yaşamıyor mu acaba? yoksa role girince kendisi olmaktan çıkıyor ve o problem de ortadan kalkıyor mu? belki de sessiz sedasız bir roldür."

"bilgisayar desteği veriyorum," dedi. "ışık, ses ayarlarını yapıyorum. internet sayfalarını elden geçirdim. duyuru ya da haber olursa onları giriyorum," diye devam etti.

ve beni tiyatroyu sadece sahneye çıkıp rol kesen, tirat atan, şarkı söyleyen insanlardan ibaret sanmanın utancıyla baş başa bırakıp oyunu anlatmaya başladı.

/ama "kumpanya" demiş olsaydı kesin anlardım. evet, burada utanç gizlemeye çalışan bir tebessüm var./

Hiç yorum yok: