15 Ocak 2021 Cuma

ruh eşi

ruh eşi diye bir şeyin olduğuna inanıyor musunuz?

dahası, biraz 'ihtimaller hesabı' demeyi sevdiğim 'olasılık' bahsiyle ayağımıza basma ihtimalini göze alarak dansa kalkarsak, bu 'eş ruh'un sizinle aynı kuşağa denk geleceğine, onca ülke varken sizinle aynı ülkede doğacağına, bırakalım aynı ülkede doğup aynı kuşağa denk gelmeyi, sizinle aynı yıllarda üniversite sınavını kazanıp, sizinle aynı okulda olabileceğine, aynı ortak arkadaşın doğum gününde karşılaşacağınıza, milyarlarca sosyal medya kullanıcı arasında size denk geleceğine, bir şarkı, kitap ya da filmin işaret sayılabileceğine....

gerçekten inanıyor musunuz?

*
ben inanıyorum.

bezm-i eleste. ebedi tanışıklığa. ruhların birbirine ait kılındığına ya da birbirine söz verdiğine.

sonra allaha inanıyorum. ohepvarolan'a... onun büyük, güçlü, güzel ve iyi olduğuna. ve onun ihtimaller hesabı ne derse desin, olasılık ne kadar düşük olursa olsun her şeyi mümkün kıldığına, bezm-i elestte birbirine söz vermesine müsade ettiklerini karşılaştırdığına.

karşılaştırılanlardan biri olduğum, şahit olduğum ya da duyduğum, başka bir deyişle elimde bir delil olduğu için değil içimde her zaman var olan bir duyguyla inanıyorum.

belki karşılaştık ve birbirimizin yanından fark etmeden geçtik, belki birbirimizi gördük de gördüğümüze inanmadık, belki o karşılaşma olmadan dünya defterini kapatacağız ama inancım değişmeyecek.

*
şimdi sıra sizde. ister en baştaki, provake etmeye yönelik uyandırma hizmeti veren soruyla meşgul olun, isterseniz benim size bir bardak ılık su verdikten sonra diğer tarafa dönüp uyumaya devam etmeniz için yastığınızı düzelten cevabımla...

ki, bu cevabımda samimiyim.

10 yorum:

pelinpembesi dedi ki...

Ezel bezmi öyle bir meclis idi ki, orada yan yana olanlar, yakın olanlar, birbirlerini görenler, birbirleriyle konuşanlar bu dünyaya geldiklerinde de birbirleriyle yan yana ve yakın olur, buluşur veya konuşurlar. İnsanlar arasındaki çağ farkları, uzaklık ve yakınlıklar ile bigânelik ve aşinalığın temeli işte o ezel gününe dayanır. Bu durumda dünya, ezelde kader olarak yazılanın vuku bulduğu (kaza) bir duraktır; o kadar. Bu durakta aşkın ve âşığın nasîbi de ezel günündeki durumuyla bağlantılı olarak bu dünyada görünürlük ve yaşanırlık kazanır.” der İskender Pala.

Proje 365 dedi ki...

Ruh ikizi / ruh eşi konuları..
Peki ruh ikizi diye aradığımız; aslında kendi kendimiz olmayalım?

Yaşam yolunda aslında her birimiz kendi kendimizi arıyor, karşımızdakinden geri yansıyanlardan kendi kendimizi anlamaya çalışıyor olmayalım?

Uyum; aşkta ya da genel yaşam hayhuyunda, gerçek bir kavram mıdır, yoksa biz onu kendi ellerimizle, kendi egomuz için farkında olmadan mı yaratırız? Yani beraberken en mutlu olduğumuz, en büyük uyumu ve bedensel, ruhsal, bilişsel doyumu yakaladığımız kişi, aslında ruh ikizimiz / eşimiz midir? Yoksa egomuza en yakın ortak özellikleri paylaştığımız kişi midir?

Üstelik bu kadar değişken bir mizacı varken insanoğlu ve kızlarının? 20'sinde bulduğumuz ruh eşimiz, tüm o yaşam koşulları, debdebeler, iniş çıkış ve arayışlar sonrasında, diyelim 60'ında da ruh eşimiz olarak kalmayı başarır mı? Hep beraber ve paralel mi değişir / gelişiriz biz onunla ikimiz, asla farklı yollara sapmaz mıyız?

Ya da karşıt bir bakış açısından bakalım. Uyumun olmadığı, fakat bizim tam tersimiz, zıttımız olan kişiye karşı hissettiğimiz çekim olarak düşünelim (çünkü oluyor bu da). Bu durumda ben ve anti-ben'in tamamlanmışlık, bütünlenmişlik doyumu değil midir aradığımız? Ruh eşi, bu nedenle ikiz değil eş'tir. Pozitif ve negatif iki uç gibi, tamamlanmışlıktır.

Hep bir bütünlenmişlik hissiyse aradığımız, özlemini duyduğumuz, aslında bizzat kendi içimizde aramamız gereken bir hazine diye düşünüyorum ben. Mutluluk ve doyumu bulmak için kendi içime yönelmem de bundan sanırım.. Çünkü yaşadığım hiç bir duyguyu aslında kendi dışımda biri ya da bir etken nedeniyle yaşamadığımı, bizzat benden kaynaklanan nedenlerle o noktaya gelebildiğimi anladığım günden beri, bu böyle..

Hayır ruh ikizi / eşi / anti-ben kavramına inanmıyorum. İnansam da tek bir tane olabileceğine ihtimal vermiyorum.. Bir çok insandan beslenerek kendi kendimizi aradığımıza, ve bu arayışın sonunda da, başarabilirsek eğer, Tanrı da denen o bütünlenme / tamamlanma / içinde erime hissine ulaşmak için yaşadığımıza inandığım için belki de..

Sevgilerimle - eskiden denize bakan ev :)

Yasemin Zeynep dedi ki...

Ben hicbir zaman inanmadım ruh eşi konusuna. Evet belki ruhlar aleminde bir tanışıklık olabilir dünyadaki tanıyacağımız insanlara dair. Ama bunun ruh eşi boyutu bana fazla zorlama bir yorum gibi geliyor. Yine de herkesin inancına saygım sonsuz. :)

verbumnonfacta dedi ki...

@pelinpembesi,
iskender pala müstesna güzeller'le başlayıp orada bitti benim için. sonrasına geçemedim. ama bu bahiste benzer şeyler düşünüyoruz.

"bezm-i elest sadece "elestübi rabbüküm?" sorusuna verilen, "kalu:bela.." cevabından ibaret değildi. şimşek çakımı kadar kısa süren süren bir aydınlıkta levh-i mahfuz'da yazılı isimlerden bazılarını okumuş, yanımızda duran ruhlardan bazılarının suretini görmüştük. bu gökyüzü altında yaşadığımız hayatta karşılaştığımız kişiler de adını okuduğumuz, suretini gördüğümüz ruhlardı. bunu, aşkın görür görmez olduğuna inanan biri olarak en başta reddetsem de, bir süre sonra aşkın aslında o uzak zamanda verilen sözün hatırlanması olduğuna inandım."*

*:https://verbumnonfacta.blogspot.com/2011/09/hatrlamak.html

@ yeni proje365, eskiden denize bakan ev,
kullanıcı adına bakınca, "nedir bu ruh geliştirmecilerden çektiğimiz?" demedim dersem yalan olur. düzeltmek yerine tek faydası "ben buyum, n'apayım" dedirtmek olan gelişmelerin hepsine hayır.

söylediklerinize kulaklarımı tıkamıyorum ama benim demek istediğim daha "aşkın" bir şey. ve aşki...

yoksa muhatabımıza çeşitli vesilelerle anlam yükleyebiliriz. yalnızlık korkusu, dostluk, vasat bir çekim, gelecek kaygısı, mantık ya da tüketilmesi muhtemel bir cazibe sonucu birinin karşısında durulabilir.

belki de bizi öldürsün diye, benzerimizi arıyoruz.

@yasemin zeynep,
ister misiniz, "belki de yaşantılar onu yaşayabilecek olanlara sunarlar kendilerini," diyen sese kulak verelim. ya da "inanacak olanlara"...

ben de herkese saygı duyuyorum. veganlar hariç... şaka. veganlar değil, "bir misyoner edasıyla veganlık öven güzellemeciler" hariç.



Min'el Lâ dedi ki...

Adı "ruh eşi" mi bilemem. Belki çok iddialı bir ifade olduğu için bilemem. Ama tanış olmaya inanıyorum. Verilen sözlere. İnanıyorum. Yüz olarak değilse de kalben tanış olmanın hakikatine. İnanıyorum. En güzel hikâyeleri dünyalar bir araya gelse anlamayacak olanlara anlatmış ve anlatacak olsak bile hiçbir şey söylemeden anlaşılma ihtimaline de. İnanıyorum. Belki denk gelmedik, belki geldik de fark etmedik ya da güzel bulduğum tek ama: henüz vakti gelmedi ama bir gün elbet. İnanıyorum. Başlangıç noktasına sadık, vazifesine aşık bir koşucu gibi aynı çemberde dönüp duruyorum. Basit bir eylem için ne kadar da fuzuli erdemlerim var, değil mi? Sanılsın, ziyanı yok. Evet, ova düz ve geniş. Neyse ki bezm-i elest... Kesişenler, kaynaşanlar, istisnalar!

verbumnonfacta dedi ki...

dürüst olmak gerekirse, karşı çıkan, bambaşka yollar gösteren, bambaşka menziller işaret eden, başka bir deyişle konuyu köpürten yorumları daha çok severim. ama böylesi denk düşmelerin de başımızın üzerinde yeri var. böylesi tanışıklıkların da...

Zelda Capulet dedi ki...

Zeus'un işlerinden biri bu malum. Zeus'a ne kadar "inanıyorsam" bu meseleye de o kadar inanıyorum diyelim.

verbumnonfacta dedi ki...

ben şahsen inanıyorum zeus'a. sevdiğim bir roman kahramanı.

asıl üzücü olan şu galiba. (çünkü, başından bu yana "imansız" olmadığınızı hissediyorum) inanan birinin bir süre sonra inancını kaybetmesi. neye olduğu değil, doğru ya da yanlış olması hiç değil... bir şeye bir süre inanıyorsunuz ve sonra berbat bir büyücü parmağını şıklatıyor.

Adsız dedi ki...

Bunca olasılık varken insanın tek bi tane değil de birden fazla ruh eşi olduğu/olabileceği fikri daha olası geliyor. Ama bi tane ya da birden fazla, artık adı da ruh eşi mi yoksa her neyse ise, hakkkımızda birşeylerin yazılıp çizildiğine inanıyorum. Çünkü öyle imkansız görünen şeyler oluveriyor ki bazen, o kadar kişi içinde gelip ruh eşim denilebilecek birinin seni bulması tesadüfen olamaz gibi..

verbumnonfacta dedi ki...

eğer varsa o "eş" bir tane olmalı. başka türlüsü mümkün değil. ama öyle sanmaların, yanılgıların fazlasıyla mümkün olduğu aşikar. ama o yanılmalar, sanmalar bir şeye hizmet ediyor olabilir bazan. söz gelimi vakit geçirmeye ya da oyalanmaya. (bu eylem bile isteye olmadığı için kötücül anlamından uzaklaşıyor bu bahiste)

bir de fark ediyoruz ki, o oyalanmalar o sanmalar, tıpkı bütün yaşananlar gibi gerçek "eş"le,"o"nunla karşılaşıncaya kadar, "o"nunla karşılamak için.