15 Aralık 2019 Pazar

dakika ve skor

"Neden karanlıkta güzellik arama eğilimi sadece Doğulularda bu kadar güçlüdür? Bana göre biz Doğulular, içinde bulunduğumuz şartlardan hoşnut olmayı amaçlayıp elimizdekilerle mutlu olduğumuz için karanlıktan şikâyet etmek yerine bunun bir çaresi olmadığını kabullenip ışık azsa azdır der, karanlık üzerine düşüncelere gömülür ve karanlığın içindeki doğal güzelliği keşfederiz. Ancak yenilikçi Batılı yetinmeyip elindekini iyileştirmekte kararlıdır her zaman. Mumdan gaz lambasına, gaz lambasından elektrik ışığına daha aydınlık bir ışık arayışı asla bitmiyor, en önemsiz gölgeyi bile yok etmek adına hiçbir zahmetten kaçınmıyor."*

*:juniçiro tanizaki, gölgeye övgü

5 yorum:

Denize Bakan Ev dedi ki...

Bir anlamda da yanlış bu. Çünkü; karanlığa hem sevdalıyız, melankoliden besleniyoruz doğu kültürü olarak; hem de korkuyoruz. Nazarlar, ayıplar, aman ha'la, kaderler, maşallah de'ler bana bunu işaret ediyor.
Biri mutsuzsa, melankolikse, onu açmaya çalışıyoruz. anlamaya değil. Haydi toparla kendini, ağlama daha 3 yaşındaki çocuğa söylediklerimiz. Oysa batı "neden ağlıyorsun?" der, ağlama demez....
İçinde bulunduğumuz şartlardan hoşnut olmayı amaçlamak.... Bu da yanlış. Ne zaman gelsem Türkiye'de insanların en ufak şeyleri dert edindiklerini düşünüyorum, her konuda mızırdanacak bir nokta bulunuyor adeta. nasılsın... sorma.....
Dur bir saniye. Yoksa biz batı toplumu mu olmuşuz? Evet evet. Göstergeler buna işaret ediyor.
O zaman.... sil baştan.

Zelda Capulet dedi ki...

uzun bir aradan sonra buraya sapsarı bir kalp bırakıyorum...

verbumnonfacta dedi ki...

@denize bakan ev,
her şeyden önce iki noktayı belirtmek gerekli. ilk olarak, yazarın doğu dediği büyük ihtimalle biz değiliz, çünkü japonlara göre doğu çinle birlikte biter. ikincisi de, bu metinler neredeyse yüz yıl öncenin japonyasında ve iki dünya savaşı arasında yazılmış.
yalnızca karanlık değil 'ellerine geçen' herşeyle korkutmuşlar bizi.
ayrıca burada karanlıktan çok gölgeye, gizeme, örtüye değilse de tüle övgü söz konusu.
türkiye'ye gelince, ilkokuldan başlayarak aldığımız eğitimin bu coğrafyayı sevmemize değil ama anlamamıza engel olduğunu düşünüyorum. batı toplumuna bakılarak elde edilmiş sosyolojik veriler kelimenin tam anlamıyla arafta kalmış bu topraklarda ölçek değil malesef. söz gelimi, gittiğiniz yerlerde memleketçilik bu kadar çok olduğu halde neredeyse bütün futbol izleyicisinin üç semt takımını tutmasını kimse anlayamaz.
*
neyse, bunu boş verelim ve aşkın "paha biçilemez" öyküsünü analım. belki de nazan bekiroğlu gölgeye övgü'yü bizden çok önce okumuştur. ya da "aklın yolu birdir"...
"o günlerde uzaktan gelen bir misafir selânik şehrinin anlattı. orada geceleri gündüze çeviren bir frenk icadının aydınlığından ve bunun ihtişamından hayranlıkla bahsetti. geceleri gündüze çeviren bir ziya, diye tekrarladı içinden kalfa. gündüze çevrilecek olduktan sonra geceler daha neye yarar ki?
...
"bu sevinç sarhoşluğu kadar büyüdü ki beyaz bir dantele benzeyen yeni sarayın salkım saçak ve bir ok gibi yükselen ışığı karşısında eski sarayın berrak bir su gibi akıveren, pencere önlerine dökülen sarı ışıklarının artık görünmez olduğunu kocaman açılmış gözlerini kırpmadan karşıya bakan genç kalfadan başka hiç kimse fark etmedi."

@zelda capulet,
keşke ucuz yayınevleri olaya el atsa da bir "yorum tabirleri kitabı" olsa. o zaman "sapsarı bir kalp bırakmak" ne demekmiş bakardım.
dilerim iyi bir şeydir. kötü ise yapacak bir şey yok. ama iyi ise, ben ne yapacağımı biliyorum.

Zelda Capulet dedi ki...

2019 yılı kitaplarımdan biri bu. çok da severek okudum. üstelik bu satırların da altını çizmiştim... ve sarı kalp meselesine gelince; ışık benim için "sapsarı" bir şey. yani bu yorumda kötü bir şey yok...

verbumnonfacta dedi ki...

bu kitabın radarınıza girmesine de beğenmiş olmanıza da şaşırmadım. okuduktan sonra içimde çoğalan, bıraktığı tortudan anlam devşirdiğim bir kitap oldu benim için. üstelik, insanların dişci koltuklarını neden sevmediklerini, kendi adıma sadece makyajlı bir yüzü değil, sadece dudaklarına ruj sürülmüş bir yüzü sevmediğimi de anlamış oldum.
tamam, kötü bir şey yok.