1 Kasım 2018 Perşembe

meğer

sevdalanmaya gidiyormuşum meğer...

bu cümle melih cevdet anday'ın bir romanından, raziye'den. bu hâliyle içinizde bir anlam buldu mu bilmiyorum. ama bitmedi.

raziye romanı bu bir cümlelik paragrafla başlıyor ve "bunu daha önce bir kâhin bana söyleseydi, kuşkusuz geri dönmeye kalkmazdım, ama bu sevdanın nerede, nasıl karşıma çıkacağını düşünmekten belki de olayların sırasını bozardım, zamanı altüst ederdim. geleceğimizi bilmemektir bizi zamanın içine sokan. yoksa bir gün dizlerine dokunur dokunmaz onun soyunuvereceğini bilip de beklemek, bir ölümlünün sabrını aşar," diyen ikinci paragrafla devam ediyor dersem, eminim işin rengi değişir.

*

yine olmadıysa bir de şu şekilde deneyelim:
"Sevdalanmaya gidiyormuşum meğer...

Bunu daha önce bir kâhin bana söyleseydi, kuşkusuz geri dönmeye kalkmazdım, ama bu sevdanın nerede, nasıl karşıma çıkacağını düşünmekten belki de olayların sırasını bozardım, zamanı altüst ederdim. Geleceğimizi bilmemektir bizi zamanın içine sokan. Yoksa bir gün dizlerine dokunur dokunmaz onun soyunuvereceğini bilip de beklemek, bir ölümlünün sabrını aşar."

2 yorum:

busra m. dedi ki...

hala yazıyor musunuz yahu? kutluyorum.

verbumnonfacta dedi ki...

yapacak daha iyi bir işim yok galiba.