22 Nisan 2021 Perşembe
reklamlar
20 Nisan 2021 Salı
bir sahne
17 Nisan 2021 Cumartesi
uyarı
15 Nisan 2021 Perşembe
sorular
13 Nisan 2021 Salı
dua, kehanet ve başka şeyler
11 Nisan 2021 Pazar
istek
tek bir cevapla bunca yıllık tanışıklığın ve hatta ahbaplığın boşuna olmadığını ispat etti bugün.
*
fotoğrafı görür görmez ona mesaj yazdım: "senden şimdiye kadar bir şey istemedim ama bugün isteyeceğim".
/gerçi, "seni çok özledim," dediğinde "git, biraz uzakta özle!" ya da "beni rahat bırak! ben başkasını seviyorum," demiş olabilirim ama onlar istek değil, emir./
peşi sıra fotoğrafı yolladım ve ekledim: "şundan iki çift al da giyelim".
cevabı koşarken geldi ve durduğuma değdi: "bunu veda hediyesi olarak alırım sana. net!" sonrasının bir önemi yok.
*
fotoğraf mı? bunlardan biriydi galiba...
8 Nisan 2021 Perşembe
ilk izlenim için tek bir şansın vardır: yirmi bir
6 Nisan 2021 Salı
geride kalan
bazan, gidenin ardından bakarken dalıp gidersiniz ama birisi kolunuza dokunur ya da bir şey söyler de gittiğiniz yerden döner ve tek kelime etmeden içeri girersiniz ya...
geçenlerde sosyal medyada, giden misafirin ardından eve çöken sessizlik ve o kısacık sessizliğin peşi sıra bir yerden "hadi!" komutu gelmişcesine hane halkının temizliğe başlayışını konu eden bir paylaşım okumuştum.
bu duygu ya da bu an insanlara tanıdık gelmiş olmalı ki bir sürü beğeneni vardı.
sadece temizlik budalası insanlar ya da misafirin ve misafirliğin kirinden bir an önce kurtulmak isteyen ev sahipleri yapmıyor bunu. temizlik ve düzenine herkes kadar dikkat eden, ev robotunu o hafta çarşamba yerine perşembe çalıştırsa da dert etmeyen, çamaşır gününün cumartesiden pazara kaymasına aldırmayan veya çamaşır asmaktan değil de katlamaktan nefret eden insanlar da yapıyor.
bence o durumun evi temizlemek ya da evi eski hâline getirmekle ilgisi yok. sadece bir hâlden diğerine geçişi kolaylaştırıyor. daha misafirler gitmeden başlayan bir özlemi etrafı kırıp dökmeden içimizde bir yere usulca yerleştirmeyi sağlıyor.
yoksa, fırsatı olanlar koşmaya çıkabilir, hiç gereği yokken önümüzdeki ayın işlerini yapmaya veya bir ay sonraki vizelere çalışmaya şimdiden başlayabilir, yenilip duracağı bir bilgisayar oyununu oynayabilir ya da ikinci bölümünden öteye geçmeyeceği bir diziyi izleyebilir.
1 Nisan 2021 Perşembe
gelecek planlaması
alper canıgüz'ün "psiko-absürd romantik komedi" alt başlığıyla yayınlanan ilk romanı tatlı rüyalar'da bir profesör karakteri vardır: olcayto fişek...
romana dahil olduğunda yirmi beş yıllık öğretim üyesidir ve ilk günkü inancı yerli yerindedir: "öğrencilerinin hepsi geri zekalıydı..."
rahat, tekdüze, renksiz hayatlarının konfor alanında gezinip duran ve şanslı olduğunu sanan insanların başına hep geldiği gibi istemediği bir hikâyeye dahil olur o da. ve olaylar gelişir.ama onun hikâyesi burada bitmez. çünkü sona doğru, kendisini hikâyeye çeken oyun arkadaşı şevket hakan tunçel, hisar üstündeki boğazı seyreden salaş lokantalardan birinde yemek yerlerken, bundan sonrasını kastederek "ne yapacaksınız peki?" diye soruverir.
*
"Profesör beş gün önce bilgisayarını açıp elektronik posta kutusunda Chicago Üniversitesi'nden gelen bir mesaj olduğunu fark ettiğini; hemen mesajı açıp okumak yerine manasız bir şekilde vahşi bir bilgisayar oyununa başlayıp, yedi saat içinde üç bin yaratık öldürerek sırasıyla Mars'ı Ay'ı ve Dünya'yı uzaylıların işgalinden kurtardığını; o gece hiç uyuyamadığını; ilk gençlik aşkının, yardım çağrısına verdiği karşılığı okuyacak cesareti ancak ertesi akşam eve gelip yarım şişe viski içtikten sonra toplayabildiğini; Türkçe yazı karakteri özürlü bilgisayar ortamında o bir tek satırı, "Ah askim ah..." sözcüklerini belki belki bin kez okuduğunu ve o gece hiç uyumadığını; sonraki akşam kalan viskiyi de bitirip sarhoşluğun ve ümitsizliğin verdiği cesaretle ona bir mektup daha attığını; o gece hiç uyumadığını; daha sonraki gün içinde eski sevgilisiyle birbirlerine karşılıklı beş mektup daha gönderdiklerini; Mine Hanım'ın yirmi yaşında bir oğlu olduğunu, üçüncü kocasından yedi sene önce boşandığını, kendisini çok özlediğini ve yanında olmayı her şeyden çok istediğini öğrendiğini; bunun üzerine o anda pijamaları ile Amerika'ya doğru yola çıkmamak için kendini zor zaptettiğini; o gece hiç uyumadığını; iki gün sonrasına Zürih aktarmalı bir Chicago uçağına bilet aldığını; en büyük korkusunun, sevgilisinin kuşkusuz eskisinden de güzel yüzünü bir kez daha göremeden ölmek olduğunu anlatmak için yanıp tutuşuyordu. Ama belki de, durmadan aşkından söz etmek isteyen liseli bir genç gibi görünmek istemediği için bunların hiçbirini söylemedi. "Bir süreliğine Türkiye'den ayrılmayı düşünüyorum," demekle yetindi sadece."