20 Nisan 2021 Salı

bir sahne

geçen akşam bir film izledim.

uzun zamandır yapmadığım bir şeydi. zira bir süredir sinemaya uzağım. bir yandan da sinema üzerine düşündüğüm, geçmiş gelecek bütün filmleri izleme arzusuyla dolu olduğum günleri geride bıraktığımı hissediyorum. bir şey izlemek istediğim zaman da ilk tercihim diziler oluyor çoğu zaman.

romantik olsun, hafif olsun, mutfağa kahve almaya gidersem ya da telefona bakarsam durdurmak zorunda kalmayayım istedim. sonra da türk sinemasından bir filmi, delibal(2015)'ı seçtim.

sonunu sevmedim ama tam da istediğim gibi çıktı. sonunu sevmeyişim de selçuk'la ilgili. çünkü baş karakter barış bana selçuk'u hatırlattı.

evet, oraya geldik. sıradan bir film için neden sizi ateşin başına topladığıma yani.

bir tane daha 'üçleme' var taslaklarda: daha seyrederken kıskandığım sahneler... biri fur(2006) filminden mesela. ama delibal'da bir sahne vardı ki, 'üçleme'ye dahil olmasa da zorladı.

aşk itirafının nihayet kelimelere döküldüğü sahnede füsun'un tek kelime etmeden elini barış'ın yanağına götürdüğü, barış'ın da gözlerini kapattığı anlar bahsettiğim.

rüya mı yoksa ben mi uydurdum bilmiyorum ama bir hayalim var. bu anlar da ona çok benziyor. bileğin iç kısmına kondurulan öpücükle komple.

yıllar sonra karşılaştığımızda, ze. sol elini aynı şekilde yanağıma koyuyor ve "zayıflamışsın," diyordu. sonrası klişe... tam da bu tarz filmlerden bekleneceği, sanat filmi sevenlerin tercih etmeyeceği türden yani.

bir de, kalbinin sevmeye ve sevilmeye dair yerlerini unutanların anlamayacağı...

Hiç yorum yok: