"
Ben eski terbiyeyle büyüdüm, günün birinde bir kadını öldürme emri alacağım asla aklımın ucundan geçmezdi. Kadınlara el sürülmez, el kaldırılmaz, fiziksel zarar verilmez, olabildiğince sözlü hakaretten kaçınılır, bu onlara reva görülen bir davranış değildir. Ayrıca kadın korunur, karnında, kucağında ya da pusetinde bebeği varsa kollanır, yolda yürürken trafikten sakınılır; ona saygı gösterilir, otobüste, metroda kendisine yer verilir; kadınlar geçmişte balkondan dökülen şeylerden de korunurlardı, gemi suyun dibini boylayacaksa filikalar ilk önce onlarla yavruları içindir (yavru, erkekten çok kadına aittir) en azından öncelik onlarındır. Gün olur, kurşuna dizerek yapılan kitlesel infazlarda bile kadınların canı bağışlanır, bir kenara ayrılırlar; kocasız, babasız, kardeşsiz hatta yeniyetme olsun yetişkin olsun evlatsız bırakılıp acı çekmeye mahkûm hayaletler gibi delirmiş halde yaşamalarına izin verilir de öylece yıllar geçer, kaybolup giden dünyalarının hatıralarına zincirli, yaşlanıp kocarlar. Mecburen birer hafıza deposuna dönüşürler, geride kimse kalmadığında bile bir kalan onlar olur, olayları anlatabilen yegâne kişiler..."*
*: javier marías, tomás nevinson
notgibi:
bold tercihi benim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder