6 Şubat 2022 Pazar

yeni dünya düzeni

tanıdık gelebilir ama anlatacağım olay yıllar önce, fransa'da geçiyor. o yüzden tedirgin olmayın.

*

yaklaşık otuz yıl önce, ağustos bin dokuz yüz doksan üç... elle dergisi kapağında bir yaz testi başlığıyla çıkmış o hafta: fahişe misiniz?

şaşırtıcı olan yalnızca sorunun kabalığı değil, cevaplarda ki coşku: bu soruya olumlu cevap vermeyen bir tek kadın yazar, bir tek kadın gazeteci olmamış bu ünlü haftalık dergiden; üstelik benzersiz bir "orospu", bir "sürtük" olmaktan gururlanarak.

kısacası, "fahişe", aşk oyunlarında yer alan bir öğenin eşdeğerlisi konumunda bir şan unvanı olmuştu. bir hakaretin bu şekilde bir gurur kaynağına dönüşmesi, nasıl bir dünyada yaşadığımızı anlatıyor aslında. ya da cennetten gerçekten kovulduğumuzu.

bunu anlatmakla ahlâkçı olduğum izlenimi bırakmak istemem. kaldı ki, ahlâkçı değil ahlâklı olmak isterim. üstelik, ahlâkı yalnızca cinsellikle ilgili eylemlere indirgiyen kafa yapısından nefret ederim. ve her zaman dediğim gibi: herkes istediğini olsun bu dünyada. çok istiyorsa vejetaryen de olsun.

bu olayda beni rahatsız eden şeyler iki tane. birincisi, tıpkı spor yapmak, kitap okumak, kedi beslemek, yatsı namazının peşi sıra bir cüz kur'an‐ı kerim okumak, erasmus'a gidince her gece içmek, yılın altı ayını güney yarım kürede geçirmek gibi hava atılacak bir şey sanmak. ikincisi de, bu denli mahrem bir şeyi uluorta söylemek. yaşını başını almış bir blogger eskisi olarak ben de biliyorum doğru kişi ve doğru koşullarda mahrem alanın nasıl da şenlikli olabileceğini. o şenliğin de mevcudiyetini bir çeşit sınırsızlığa borçlu olduğunu. ama mahrem, ama havası atılacak bir şey değil.

ama olmaz. bu, 'yeni dünya'da mahrem deyip eskiden sakladığımız her şey gibi cinsel yaşam da kendini teşhir etmelidir. yeni bir şehvet zübbeliği: bu konuda kimse az biliyormuş gibi görünmek istemez.

oysa, lokantada hesabı öderken parayı göstermeyen insanları da gördü bu gözler.

ya da ölüm gibi hayatın en büyük gerçeği hâlâ müstehcen ve gizlenen bir şeyken, mahrem alanda kalması gereken sırlar sahneye çıkıyor, kamusal alana taşınıyor ve herkes televizyonda, radyoda, internette onu anlatmak istiyor. çoğu zaman abartarak, yalanlar katarak.

belki fazla söze ihtiyaç yoktur. anafikir, bu soru ve cevaplardan yola çıkarak jean- pierre elkabbach adındaki gazetecinin bir kadın okura aynı soruyu sorması üzerine aldığı cevapta gizlidir. ya da cevaptaki vurguda.

"- ya siz bayan, siz fahişe misiniz?

- ne yazık ki hayır."

Hiç yorum yok: