10 Kasım 2021 Çarşamba

kapak

mevzuyu biliyorduk. yani, borgeslerin telif hakkının iletişim'den can'a geçtiğini.

can yayınları'da fırsat bu fırsat diyerek, türk okurun neredeyse tamamını ingilizceden çevrilmiş bir türkçe ile okuduğu kitapları orijinal dili olan ispanyolcadan direk çeviri ile yayına hazırlamış.

ne güzel değil mi? dünyanın en büyük yalancısının yalanlarını çeviride daha az şey kaybetmiş haliyle, "aşk ile bir dahi" okuyası gelmiyor mu insanın?

ama, hayır... kapaklar çok kötüymüş, insanın aklı eski kapaklarda kalıyormuş falan. kabul, "zarfa değil mazrûfa bak"çılardan sayılmam. ama şu durumda kitabın kapağını sorun etmek kabul edilir bir durum değil. tabiî, kitapları yayınevlerine, renklerine, boylarına göre dizip, onlara dekoratif unsur muamelesi yapanlardan değilseniz.

öylelerine tam takım saramago tavsiye ederim. kırmızı kedi'den, sarı. beyaz renk ikea kitaplıklarla muhteşem bir uyumu var. belki canınız çeker, arada bir kaç satır has edebiyat da okursunuz.

buradan tam tersi bir yere geçmek isterim. kapaklarıyla ünlü jaguar'a. son yıllarda en çok sevdiğim yayınevi olur kendisi. yine son yıllarda en çok onların emeği kitaplar okudum. içerikler mükemmel, yazar ve edebi tercihleri harika, kapakları muhteşem.

ama... evet, ama... insanların 'jaguar kitap kapakları'nı övmesinden, kelimenin tam anlamıyla orada takılıp kalmalarından sıkıldım. kapaklar güzel, hatta muhteşem. itiraz etmiyor, emeği geçenlerin ellerinden öpüyorum ama içerikleri de muhteşem.

aşın o kapağı, içine girin kitabın. biraz da onlardan konuşun. aşk romanıymış gibi yapan ama aşk hakkında değil hayat hakkında konuşan mektupların romanı'ndan konuşalım mesela. buzda yürüyüş'ün diğer kitapların yanında nasıl da hafif kaldığından, prospero kitaplığına seçilen kitapların neredeyse bir klasik mertebesinde olduğundan, soğuk deri ile bayan caliban arasındaki akrabalık bağlarından, estetiği yeniden inşa eden gölgeye övgü'den, kısacık bir romana kocaman bir yalnızlık sığdıran hızlandıkça azalıyorum'dan...

hadi!.. 

Hiç yorum yok: