1 Temmuz 2020 Çarşamba

özür

arkadaşlık, evlilik, doktor hasta ilişkisi, iş arkadaşlığı, takım sporları fark etmez... her türden ilişkide sevgisizliğe tahammül edebilirim ama saygısızlığa asla. bir soru sormuşsanız cevaba, bir fikir danışmışsanız söylenene inanacaksınız.

o ise tam tersini yapmıştı. yorumumun kendisinden bağımsız olduğunu söylediğim hâlde buna inanmayıp kendini anlatmaya çabaladı. üstelik sözümü defalarca kesmeyi göze alarak. üstelik uyarmama rağmen.

insanların benden özür dilemesini sevmem. özür dileyecek bir şey yapmamalarını tercih ederim. üstelik bir işe de yaramaz. daima, halledebilirsem kendi kendime hallederim. 

bir de, "bu bana göre çok normal"ciler ve "kötü niyetle yapmadım"cılar var ki kendilerinin sadece geleceklerini değil geçmişlerini de unutmayı tercih ediyorum. yani, yoklar. aslında hiçbir zaman da olmamışlardı.

bir kaç gündür aramalarını duymazdan. mesajlarını görmezden geldikten sonra nihayet dün attığı mesajlara kayıtsız kalamadım. ilk kullandığı andan itibaren bin şekle soktuğumuz ve yeniden yeniden esprisini yaptığımız bir cümleyi bir defa daha dönüştürüp kullanmıştı çünkü: "bu dünyada herkese saygısızlık yaparım ama sana yapmam". 

peşi sıra da "hadi, gel de kahve içelim," diyordu. bir yandan sohbet edermişiz. cevap vermeyince devam etti. "başkalarıyla seninle içmek gibi olmuyor". ve o son cümle, "seninle içiyormuş gibi yaptım ama olmadı".

tebessüm ettim. hiç olmazsa tavsiye ettiğim kitapları okuyor, dedim.

sonra mı? koşmaya gittim. ona doğru değil elbette. bulutlara doğru.

Hiç yorum yok: