27 Nisan 2020 Pazartesi

huzur ya da "ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın başından başlayabilirim"*

huzur'u ilk defa bundan yıllarca önce, neredeyse çocukken okudum. öykücü çok fazla bahsetmişti. ben de ona benim için ne kadar kıymetli olduğunu göstermek istemiştim. bu yüzden de çabucak okudum.

bu benim için hâlâ böyledir. muhatabımın bahsettiği bir filmi zaman geçirmeden seyretmenin, müziği hemen dinlemenin, kitabı okuma listesinde en başa almanın en iyi iltifatlardan biri olduğunu düşünürüm. kendisi bilmez ama karşımdaki bunu yaparsa da, sözlüsünü yüksek verip karne notunu yükseltirim.

ama hem zamanlama hem çabucak okumak büyük bir hataymış. bunu daha okurken biliyordum. sonraki yıllarda bir çok defa emin oldum. tam burada, "huzur hakkında ne biliyorsam bambaşka yerlerden öğrendim," dersem yanlış olmaz. röportajlar, makaleler, eskimeyen kitaplar ya da edebiyatımızda sevdiğim romanlar kılavuzu tarzı antolojiler, tanpınar sözlüğü tarzı kitaplar, mümtaz ve nuran'a göndermeler, bizzat ahmet hamdi tanpınar hakkında okuduklarım ve hatta ömer kavur'un yönettiği, edebiyat öğretmeni aysel ve resim öğretmeni bedri arasındaki diyalogları** huzur'dan parçalarmış gibi izlediğim kırık bir aşk hikâyesi(1981) filminden öğrendim.

saatleri ayarlama enstitüsü'nü, yani sadece 'tanpınar romanları'nın değil türk romanının en büyük romanını okuyunca da huzur iyiden iyiye bir imgeye dönüştü. tıpkı güzel olduğunu hissettiğiniz ama bu güzelliğin kaynağını açıklayamadığınız bir resim gibi.

bir yandan huzur'a haksızlık ettiğimi, romanın tanpınar'ın dünya ve sanat görüşüne ayna olmaktan, mümtaz ve nuran'ın sohbet ederek istanbul'u dolaşmasından daha fazlası olduğunu hissettim. ve bu hisle her yılın başında -yani yaz geçip de sahiller tenhalaşınca- yeniden okunacaklar listesine huzur'u da dahil ettim. ama olmadı, sıra bir türlü ona gelmedi.

içimde bunlar olurken huzur'a dair gelişmeler de oldu. romanın yayınlanmasında bir yıl sonra yapılan bir söyleşide*** kendisine yöneltilen "huzur devam edecek diyordunuz?" sorusuna, tanpınar'ın, "edecek, tabii edecek. mümtaz ölmemiştir. hâlâ yaşıyor ve yeni bir insan olarak doğmak için beni zorluyor," dedikten sonra, "fakat daha evvel huzur'un diğer kısmını neşredeceğim, yani suat'ın mektubu'nu. küçük bir eser, okuyucu orada mümtaz'ın meselelerini daha başka bir planda görecektir," diyerek devam etmesinin boşuna olmadığı anlaşıldı.

romanın görünmez kahramanı "suat'ın mektupları" ortaya çıktı. handan inci, istanbul üniversitesi türkiyat araştırmaları enstitüsü'nde, tanpınar'a ait bazı notları ortaya çıkardı. bu notlar arasında suat'a ait kayıp mektup da vardı. hatta, handan inci bu mektubun ilk sayfasını hemen yayınladı.

devam eden araştırmalar suat'ın intihar etmeden önce mümtaz'a yazdığı mektubu ortaya çıkarttı. bu mektuplar suat'ın mektubu başlığıyla bir kitaba dönüştü. handan inci'nin gönderilmeyen mektup başlıklı sunuş yazısıyla başlayan kitap üç bölümden oluşuyor: suat'ın mektubu (düzenlenmiş metin), suat'ın mektubu (orijinal metin ve tıpkıbasım), tanpınar'ın suat'ın mektubu hakkında notları.

çok merak ettiğim 'mektup'u okumaya karar verdiğimde, o eski arzu yeniden büyüdü içimde. ben de "şimdi değilse, ne zaman?" dedim.


*: ismet özel, kanla kirlenmiş evrak
**: senaryo, ömer kavur ve selim ileri'nin ortak çabası
***: tanpınar'la huzur hakkında bir konuşma, kitaplar, s.2, 1 mart 1950

2 yorum:

pelinpembesi dedi ki...

Okuyup da huzur bulamamıştım, çok zorlamıştı beni o zamanlar. sonra ben de
yaş ilerleyince tekrara döneceklerim arasına koydum. keşke
Tanpınar daha çok yaşayıp daha çok kitap yazsaydı.
şu sıralar ben de tekrar Peyami Safa kitaplarına döndüm.

verbumnonfacta dedi ki...

"huzur yazıp da bulamayan tanpınar" der, ibrahim tenekeci. biz okuyup nasıl bulalım?

ama şurası kesin her şeyin bir zamanı, her romanın bir yaşı var. tanpınar çok büyük bir yazar. hatta türkçenin en iyisi bence. okuyacak daha çok kitap bıraksın ben de isterdim.

peyami safa yerinde bir tercih. sadece safa'ya değil halide edip, yakup kadri, refik halit, safiye erol, kemal tahir, orhan kemal'e de dönmeliyiz.
içimden bir ses, hayatımın bir döneminden sonra yeni yazar keşfetmek yerine geçmişe döneceğimi söylüyor. çünkü, içimde buna dair bir istek büyüyor, görüyorum.