14 Ocak 2019 Pazartesi

dakika ve skor

"Çoğunlukla bir kitaptan kurtulmak ona sahip olmaktan daha zordur. Kitaplar, sanki asla geri dönemeyeceğimiz bir anın tanıkları gibi, bir ihtiyaç ve unutkanlık anlaşmasıyla tutunurlar insana. Oysa orada kalmaya devam ettikleri sürece onları birbirlerine yamadığımızı zannederiz. Üstlerinde gün, ay ve yıl yazan sayısız kitap gördüm ben; gizli bir takvimi oluşturur hepsi. Başkaları ise ödünç vermeden önce adlarını yazarlar ilk sayfaya, teslim edecekleri kişiyi defterlerine kaydedip bir de tarih atarlar yanına. Tıpkı kütüphanedekiler gibi damgalı kitaplar gördüm, yahut içlerine sahiplerinin kartları yerleştirilmiş olanlar. Kimse bir kitap kaybetmek istemez. Bir daha okumayacak olsak da başlığında eski, belki de kaybolmuş bir duyguyu taşıyan bir kitabı kaybetmektense bir yüzük, saat veya şemsiye kaybetmeyi yeğleriz."*


*: carlos maría domínguez, kâğıt ev - çeviri: seda ersavcı

5 yorum:

pisi dedi ki...

Neden birçok yazınızın başlığı dakika ve skor.
..kitaptan kurtulmak ona sahip olmaktan daha zor..evet

verbumnonfacta dedi ki...

önceden, iletişim ve yayın olanaklarının bu kadar ileri olmadığı zamanlarda yani, maçlar radyodan anlatılırdı. tabiî, her maça ayrılan süre aynı olmaz, önemli maçlar dışındakilerle kısaca bağlantı kurulur, oradaki spiker de o dakika itibari ile skoru, varsa oyuncu değişiklikleri, kaçan penaltı, kırmızı kart gibi maç için önemli ayrıntıları söylerdi. ne zaman böyle bir bağlantı olacak olsa, merkezdeki spiker, "...'a bağlanıp dakika ve skor alıyoruz," derdi.


bu burada dursun.


blog tutmaya karar verdiğimde, *önsöz'ü saymazsak sadece iki başlık planlamıştım: "altı çizili satırlar" ve "o sahne". daha sonra başka başlıklar da oluştu ama bu başlıklardan zamanla vazgeçtim. çünkü uzadıkça uzamaya, bitmek bilmemeye başlamışlardı.

bu da burada dursun.

sonra aklıma, "dakika ve skor" bahsi geldi. her kitabı olmasa da, bazı kitapları bir paragraf bahanesiyle buraya not etmeye başladım. başka bir deyişle "bu günlerde bu kitabı okuyorum"/ "o günlerde o kitabı okuyormuşum" demek çabası. kaldı ki, hepsi de "günden kalanlar" diye etiketlenmiştir.

budur.

verbumnonfacta dedi ki...

bu benim yap(a)mayacağım şeylerden biri. öldüğümde kaç çocuğum olur bilmiyorum ama çocuklarımdan sadece birine kalsın, bölünmesin isterim. ya da yakılsın.

altını çizdiklerim ya da derkenarlara aldığım notlar ancak miras olabilir. bağış değil.

pisi dedi ki...

Üşenmeden yazdığınız için teşekkür. oldukça açıklayıcı:)

Kitap konusunda bende sizin gibi düşünüyorum. Kitap bağışlamak da nedir :/ kan bağışı gibi.
Kitap bir eşya gibi hediye edilmemeli bence. Hassas bir durum doğru zaman doğru insan doğru kitap doğru iç yazısı.

Bazen de kitaplar sizi bulur ve seçer.
-Kağıt Ev- gibi :)

verbumnonfacta dedi ki...

bağış ya da paylaşmak bu konuda aynı şeye dönüşüyor bence.
algı, evet...