III.
en mutlu insanlar belki de
baca temizleyicileridir
öyle dar, öyle kara karanlık bir yerdedirler ki
yüreklerini geniş, dayanıklı
aydınlık tutmak zorundadırlar
buna yükümlü sayarlar kendilerini.
baca temizleyicileri başkalarını sevmekle kalmaz
başkalarınca sevilirler aynı zamanda
çünkü herkesi düşünmeyecek kadar mutlu
herkes tarafından düşünülmeyecek kadar mutludurlar.
(ismet özel- akla karşı tezler)
*
gençken, baudelaire'e aldırmaz, 'albatros' olmayı isterdim; göklerin o münzevi dervişi... sonra ismet özel'e itimadımdan olsa gerek -bizzat yukarıda görüyorsunuz- 'baca temizleyicisi' olmak istedim. ki bu durum dün akşama kadar sürdü.
artık bir piyanistin yanında oturup, piyanist son satırdaki notaları çalmaya başladığında ayağa kalkan, son notayı çaldıktan sonra ya da piyanistten aldığı işarete göre daha önce sayfayı çeviren, eğer sayfa düzgünce çevrilmemişse düzeltip yerine öyle oturan biri olmak istiyorum.
*
"zalim bir adam" olmaktansa umudu çoktan kesmiştim. aksi takdirde, "merhamet et!" diye başlayan bir mektuba cevap yazar mıydım?
4 yorum:
hangi film old. anımsamıyorum. bir filmde geçiyordu. adam berikine soruyordu. kimsin? adını, mesleğini, ne iş yaptığını deniyordu sırayla muhatabı.
soruyu soran hükmünü veriyordu; söylediklerinin hiçbirisi sen değilsin.
*
insanın kim olduğunu bulmasından başka mühim olan bir "ilk eylem" yok. ilk burdan başlamalı insan. son'u zaten malum.
*
kim olduğunuzla ilgili olan cevabı başkalarının cazip mısralarından seçmeyin bence.
karşılaştığınız her 'daha'yla değişir kim olduğunuz çünkü.
"göklerin münzevi dervişi" ne kadar güzel bir tanımlama. dikkatimi celb etti. ama burdan görünen kadarıyla size gitmiyor.
nerneyse.
o film fight club olmalı; tekrar tekrar izlenesi, acı tadına rağmen bir ölçek alınası bir filmdir.
*
kim olduğumuzu bulmak kadar zor bir eylem de yok. "insan en çok kendi kendine meçhul," çünkü. tıpkı, defteri ya da kitabı fazla yaklaştırdığımızda harfleri okuyamamak gibi.
*
o 'cazip mısralar' kim olduğumun cevabı değil, olsa olsa kim olmak istediğimi anlatır. üstelik, baudelaire'in anlatığı 'albatros' olmak isteyeceğiniz bir şey değil.
'göklerin münzevi dervişi' bence de güzel. oradan görünene ise çok fazla itimat etmeyin derim. en azından elime değil, işaret ettiğime bakın.
film silk(ipek)'ti.
*
aptalların baktığı el de önemli bence. herkesin işaret ettiği yere bakılmamalı.
filmi deftere yazalım ve ohepvarolan'a bizi aptallardan ve aptallıklardan uzak tutması için dua edelim.
Yorum Gönder