18 Ağustos 2011 Perşembe

bir masada iki kişi: rol

çayından son bir yudum aldı, masaya bıraktığı fincanı parmak uçlarıyla ortaya doğru itti. bir süre camdan dışarı, belki de apansız bastıran yağmurda ıslanmamak için koşuşan insanlara baktı. bakışlarını oradan alıp az önce masanın ortasına doğru ittiği fincana verirken konuşmaya başladı:

- bak, geçti... geçti, değil mi?

- evet, geçti gitti.

- sana demiştim: bu, süreç değil an. yolumuzu yürüyüp varmadık, sadece yol üzerinde kısa süreliğine karşılaştık.

- haklı olduğundan şüphe duymuyorum. sadece, böyle anlarda huysuzluklarıma neden katlandığını, neden gitmeme izin vermediğini merak ediyorum.

- farkında değil misin? senin rolün bulduğun her fırsatta gitmeyi istemek, benimki de kalman için ikna etmek.

*

bir gün boş bulundu. ya da yorulmuştu artık. böyle bir fırsatı kaçıramazdım...

Hiç yorum yok: