4 Kasım 2009 Çarşamba

reklamsever basın

son günlerde bakıyorum da bütün gazetelerde ilk sayfanın en büyük haberi 'domuz gribi'ne dair. gazetelerin birinci amacının halkı haberdar etmek olduğunu düşününce buna yanlış diyemem. yine de merak etmeden duramıyor insan; acaba demokrasinin beşiğinde, insanın her özgürlüğü gibi haber alma özgürlüğüne de (!) saygılı memleketlerde durum nedir diye.

buralarda bu tarz haberlere mümkün olduğunca az yer verilip, çoğu zamanda küçük puntolarla geçiştirilir. çünkü bir özgürlüğün başladığı yerde diğerinin bitmese bile sekteye uğradığı bir gerçek ve halkın moralini bozacak tarzda haber yapmamak, görmezden gelinmese de üzerinde durmamak gibi yazılı olmayan kuralları var. (belki de yazılıdır.)

o halde bizim gazetelerin yaptığı nedir?

halkın moralini bozmak olamaz. o kadar da sadist olduklarını düşünmüyorum.

haberin niteliği de olamaz. bir fenerbahçe galatasaray maçıyla sayfalar dolduracak yetenekteler çünkü. ya da, iktidardan veya muhalefetten birilerinin söylediği bir cümleyi çeşitli biçimlerde okuyabilecek kalem erbabı dolu her yan.

o halde neden?

çünkü bu haberlerin hepsi de bir reklam niteliği taşıyor. bu ilaç şirketlerinin reklam kampanyalarından başka bir şey değil bana kalırsa. gücünü inkar etmenin bir ahmaklık olduğu ilaç kartelleri bu haberler vasıtasıyla reklamlarını yapıyorlar:

"tehlike büyük. üstelik yanıbaşınızda. çare ise bizde."

Hiç yorum yok: