6 Kasım 2009 Cuma

üç şarkı

bir

hayata karşı onu koruyan ve farklı kılan donanımlarının yetmediğini, kaçtıklarına birer birer yakalandığını düşündüğünde ekrana "kayboluyorum... beni bu yitik öyküden kurtar artık!" yazdı ve "gönder" tuşuna bastı. çok geçmeden geldi cevap: korkma! bak ben buradayım...

sonrası bir ferahlık, bir ferahlık...

iki

çöl sarısı bir iklimde taş bir konağın iç avlusunda gölgeye sığınmış bir havuzda açan sonsuz güzellikteki nilüfer çiçeği.

iki buçuk ya da ara şarkı

menekşe: mutfak penceresinin önünde duran, pencere açıldığında çamaşır makinesinin üzerine konan menekşenin hikayesidir.

üç

ihtimal ki saatler görkemli arabayı balkabağına, arabacıyı kediye, atları farelere dönüştürmeye yol alırken külkedisi prensle bol ışıklı salondaki son dansını leonard cohen'den dance me to the end of love ya da johann strauss'ların ikincisi tarafından bestelenen mavi tuna valsi eşliğinde yapıyordu.

geride kalan ayakkabı tekiyle yollara düşen prens külkedisinin kapısına vardığında bir masalı gerçek kılmanın heyecanıyla ayağını uzattı külkedisi. ama ayakkabı ayağına olmayıverdi.

Hiç yorum yok: