3 Kasım 2009 Salı

losing my religion

yolun başında fotoğraf ve video konusunda kendime koyduğum kurallar olsa da "istek parça"lar hep aklımda vardı.

durup biraz düşünmeye kalksam onlarca şarkı ilk post olmak için yarışır, çok bilinen r.e.m şarkısı losing my religion'ın anouk yorumu yarışanların arasına dahi girmezdi. ama john fowles'ın fransız teğmenin kadını'na dair yazdıklarını hatırlatır bir şey oldu.* ve ilk istek parçanın bu olmasına engel olamadım.

bu arada şarkı güzeldir. beğenmeyeni ohepvarolan taş eder. ama bu yorum istisnasız güzel. eğer bunu beğenmeyen olursa elime bir sopa alır, yaşıma, son günlerde yağan yağmurların coşturduğu eklem ağrılarına aldırmadan peşine düşerim.

böyle biline...

Losing My Religion (Live) by Anouk on Grooveshark

*: şarkı çala dursun biz yazılanlara bir göz atalım...

"bir kadın, harap bir iskelenin ucunda duruyor ve denize bakıyor. hepsi buydu. bu imge, bir sabah yatakta, yarı uykulu haldeyken geldi aklıma. bu, gerçek yaşamımdan (ya da sanatsal konulardan) hatırlayabildiğim hiçbir somut olaya benzemiyordu; sanırım, yıllardır eski kitaplar, unutulup gitmiş resimler -son iki ya da üç yüz yıldan kalma her tür ufak tefek şeyi, geçmiş yaşamların kalıntılarını- topluyor olmam, bu tür imgelerin süzülerek, bilincin, kıyılarında birikeceği yoğun bir hinterland oluşturuyor olmalı.

neredeyse daima statik halde görünen bu söylence yaratıcı 'ölüler' benim kafamda sık sık gezinip durur. ben onları görmezden gelirim, çünkü gerçekten de yeni dünyalara açılan kapılar olup olmadıklarını bulmanın en iyi yolu budur.

böylece, bu imgeyi de görmezden geldim; ama yeniden ortaya çıktı. sonra, bana görünmeyi hiç anlaşılmaz bir şekilde kesti. ben de kasten isteyerek onu hatırlamaya ve bunu analiz etmeye ve bunun neden böyle bir güç taşıdığı konusunda fikir yürütmeye başladım. çok belirgin bir şekilde gizemliydi. belli belirsizce romantikti. aynı zamanda, herhalde bu romantik niteliğinden ötürü, bugüne ait görünmüyordu. kadın inatla, örneğin bir havalanı yolcu salonunun penceresinden bakmayı reddediyordu; ille de o eski iskeleden bakacaktı ve iskele, onu yakından, bahçemin kenarından görebilecek kadar yakından algılamaya başlayınca, hemen, eski bir iskele haline geliverdi.(çeviren: süha sertabiboğlu)"

Hiç yorum yok: