13 Ekim 2025 Pazartesi

gönül kuşu*

karanfil elden ele.

ama sizden önce e. ile paylaştım. ilk tepkisi, "a ha! zehirli oku yemişsin sen de" oldu. çok iyi bir dinleyici olmasına rağmen bir süredir yapay zeka ile üretilen şarkılar dinleyip bana da sevdirmeye çalışıyordu çünkü.

ama ben hem yapay zeka ürünlerine karşı olduğum hem de köşe ve doğallık sevdiğim için hâlâ mesafemi koruyorum. o kadar kusursuzlar ki, "zeka" kayboluyor sadece "yapay" geliyor insana.

yine de bu başka. blues neyse eksiksiz, fazlasız tam da o. önceki 'türkçe blues' denemelerinden çok farklı bir yerde. türkçe operalar gibi yapıştırma durmuyor mesela. kaldı ki, 'türkçe blues'a ihtiyaç olmadığını, neşet ertaş ve şürekâsının zaten blues yaptığını savundum yıllarca.

sözlerini sabahattin ali'den çalan şarkı aslında bir koşma. onun koşma tarzında yazdığı bir şiir yani. kaldı ki, gönül kuşu diye bir şiiri yok sabahattin ali'nin.

"blues neyse tam da o," diyorum ama bunun bir kusur, kusur değilse de eksiklik olduğunun farkındayım. tıpkı gerçek mona lisa yerine reprodüksiyonunu, izlenimcilerin anlamı seyirciye emanet eden resimleri yerine ultragerçeklikle yapılmış bir resmi tercih etmek gibi.

ama güzel. yine de güzel.



Hiç yorum yok: