22 Haziran 2025 Pazar

metallica tişörtü

evde ses olsun istedim. öyle başladı.

kolayıma geldiği için televizyonu açıp, youtubeu seçtim. dua lipa icrası, konser kaydı wind of change ile yola çıktım. nasıl olsa yol yokuşlara, sapaklara, reklamlara uğrasa da devam ederdi. etti de...

yutuptaki çocuklar güzel bir çalma listesi yapmıştı benim için. bir ara 'hetfield reis'in sesini duyunca işi gücü bırakıp ekrana kilitlendim. konser kaydı. bu seneden. yedi mayıs.

nasıl kalabalık. kalabalık nasıl da coşkulu. altmış küsur yaşındaki james hetfield nasıl artist. saçlar kısa, bembeyaz, minare yıkılmış saçlar kısalmış, ama karizma, pardon mihrap yerli yerinde.

dekor sade. şarkı enter sandman. kamera seyirciler arasında geziniyor. her yaştan seyirci var. başarı denilen kavramın bu olduğunu düşündüm: bir kaç kuşağa temas etmek.

ve bir metallica tişörtü almak istedim. bu istekle hiç metallica tişörtüm olmadığını hatırlamak aynı anda geldi. lebowskifest tişörtlerini saymazsak baskılı ya da yazılı tişört tercih etmedim hiç. hatta markasını reklam etmek zorunda kalmadığım tişörtleri seçtim ya da markasını ifşa eden logo ne kadar küçükse o kadar çok tercih sebebi oldu benim için.

ama o an metallica tişörtü almak istedim. sadece o an. sonra durdum, düşündüm, vazgeçtim.

siyah tişört üstüne kareli, kısa kol gömlek giyen rakçı amcalar gibi görünmek istemem çünkü. hele yaşını başını almış ama genç görüneceğim diye kırk yıllık bıyığını kesen muhafazakâr amcalar gibi hiç görünmek istemem.

yanlış anlama olmasın diye tekrar ediyorum: amacım rakçı ya da genç görünmek olsa dert etmem.

ama sanılmaktan nefret ederim. derdimin bir sevdiğim bir grubun hatırasına saygıdan, güzel bir şarkının, harika bir konser ortamının motivasyonundan başka bir şey sanılmasından.

evet, insanların düşüncesini takmak değil bu. yanlış anlaşılmaktan nefret etmek.

Hiç yorum yok: