5 Kasım 2023 Pazar

ödüller ve deli ibram divanı

ona nadir "sen" dediğim anlar biriydi. "neden yazdıklarının dergi sayfalarında kalmasına izin veriyorsun?"

hep yaptığı gibi çocukluğuma aldırmadan karşısında büyük bir adam varmış gibi cevapladı.

"kitaplaşacak da ne olacak? sadece o yılki ödüllerden birini bana verirler hepsi o."

bu cevaptan sonra daha çok sevdim onu. bir kaç yıl sonra ilk kitabına ödül verildiğini duyunca da gülümsedim.

*

o konuşma ödüllere inanmamayı değilse de değer vermemeyi öğretmişti bana. başka bir deyişle güvenmemeyi.

kaldı ki, yaşayarak öğrenmek mümkün.

işin mutfağına göz atınca, kitapların sadece kendi mahallesinden ödül aldığını görürsünüz. ya da ödüllerin yayınevlerine sırayla verildiğini. ya da paylaştırıldığını. ya da kadın yazara uzatıldığını. ya da "trend bu' diye gökkuşağına boyandığını.

okuyarak da, beş para etmez ama ödüllü kitaplara denk gelebilir, ama bırakın ödül, kitap tanıtım bültenlerinde bir satırla dahi anılmayan ne cevherlere rastlarsınız edebiyatın dalgalana dalgalana durulmayı unutan okyanusunda.

 *

anlatmak istiyorum.

sırf konusundan dolayı* adını daha önce hiç duymadığım bir yazarın kitabını okuma listeme almıştım. hatta tuhaf bir zamanlama ile istanbul'da olduğum günler imza gününe denk gelince, 'bu bir işaret' diyerek gitmek bile istedim. ama nikah saati buna izin vermedi.

kitabı aldım. ama okumayı yeni yıla bıraktım. yeni yılın ilk kitabı olsun istedim hatta. bu bekleyiş sırasında, kalemine ve insanlığına çok güvendiğim bir yazar öyle bir eleştiri yazısı yazdı ki az daha yeminimi bozuyordum. yetmedi, kitaba ödül verildi.

ne yalan söyleyeyim, "bu benim uğurum" diye çok düşündüm. (evet, var öyle bir uğurum. dokunduğumu altın tozuna dönüştürürüm. ama bunun her zaman iyi bir şey, dediğimin de kendimi övmek olduğunu sanıyorsanız, altın tozunu öpün de görün, derim.)

o kutlu an nihayet geldi ve kitabı okumaya başladım. eğer ilk on sayfada kitabı fırlatıp atmadıysam sebebi kalemine ve insanlığına güvendiğim o yazardır. kitabı bitirdim. sonuç felaket.

facianın büyüklüğünü anlatabilmek için söylüyorum: hayatım boyunca okuyup bitirdiğim en kötü kitap.

daha iyi anlatabilmek için devam ediyorum: bana hitap etmeyişi, edebi zevkime uygun olmayışı, kitaba dahil olmamak falan değildi sebep.

gerçekten kötüydü.

*

ama.

deli ibram divanı. yani ahmet büke'nin "2022 vedat türkali roman ödülü"nü kazanmış romanı. boy verir mi bilmem ama ödüllere inancımı yeşertti.

kesinlikle hak edilmiş bir ödül. bu kitaba geç kalmış olmak ise benim ayıbım.

roman kaynağını, veba geceleri'nin minger adası gibi uydurma olmasa da üzerinde neredeyse yüz yıldır yerleşim olmayan kösten(ce)/ uzunada adası'nda yirmi yüzyılın ilk yarısında yaşananlardan alıyor.

yani ahmet büke, olmayan bir yaşamın üzerine kuruyor romanını: balıkçılar, esnaf, aileler, bürokrasi, çocuklar, yunuslar...

mitolojiden iktisada, coğrafyadan tarihe, öyküsünden kurgusuna, yazarın araştırarak, gözlemleyerek sahip olduğu bilgilerden zaten kendinde varolan yeteneğine dek muhteşem bir toplam.

kusursuz bir toplum eleştirisi, savaşlar yüzünden yoksul kalmış insanların kapitalizmi tek kurtuluş sanınca kaybettikleri, deniz güzellemesi, pagan inançlara nanik, izmir ve ege havası.

bir de leyla var. mecnun değilse de osman. bizim asıl ihtiyacımızın akıllı ya da okumuş tayfası değil deliler olduğunu hatırlatan deli ibram var. basmane garı, karantina, güzelyalı, karataş yani izmir var. anne özlemi, baba hasreti var. sadece yoksulluk değil yoksunluk var.

nazan bekiroğlu romanı mücellâ ile akrabalığı var. çevre ve tabiat bilinci, insan ile balık, balık ile kuş kardeşliği var. siyasetimizin yeni değil eskiden beri lağım çukuru olduğunu ispatlar tespitleri var. "teknoloji bizden aldıklarını versin biz de onun verdiklerini iade edelim," diyen türkçenin en büyük şairine hak verir yanı var.

emek var.

*: yaban güllerine zaafım var da. şaka elbette. sadece meraklı okurlar, o berbat kitap hakkında 'sır vermeyeceğimi' anlasın, gidip sosyal medyada bir kaç dize ya da fotoğraf paylaşsın istedim. yaban güllerine zaafım var, o ayrı.

Hiç yorum yok: