3 Şubat 2023 Cuma

el ele

geçen gün marketten çıkmış, okulun önündeki durağa doğru yürüyordum. beklediğim biri vardı, orada buluşacaktık. parkın yanındaki durak da olurdu ama yürünecek mesafe azalmadığı için bir durak daha gitmenin manası yoktu.

"hem de bir kaç dakika kazanmak harika olurdu" demeyi ve şu sıkıcı hayatın orta yerinde 'oley'ler eşliğinde bir meksika dalgasına vesile olmayı isterdim ama öylesi bir buluşma değil.

biraz ileride, karşıya geçerken bana da yardımcı olacak trafik lambasında bekleyen bir çift gördüm. adamı tanıyordum. daha doğrusu bir kaç defa görmüşlüğüm vardı.

hayatı çözmüş, bu hayattan bir halt olmaz diyen bir hava kalmış aklımda. bazan çocuk kalmış, büyümemiş diye düşündüğüm, bazan giymek için seçtiklerine ve sakallarının bıyık bölgesini sarıya boyayan sigara tutkusuna bakarak ulus baker'e benzettiğim de o kısa sürede zihnime uğrayıp geçti.

görebildiğim kadarıyla yanındaki kadın da kendisi gibi elli yaşlardaydı. belki de altmış. ya da kırklarındalar. belli bir yaştan sonra bunu anlamak o kadar zor ki.

selamlaşmamak ya da küçük de olsa sohbetleşmemek için değil ama muhabbetlerini bozmuş olmamak için biraz yavaşladım. ne de olsa sonraki yeşilde geçebilirdim. vaktim de vardı.

yeşil yanmış olmalı ki hareketlendiler. elele tutuşuyorlardı. "sevgili yapmış/ sevgilisi varmış/ evli miymiş/ ne zaman evlenmiş" benzeri bir sürü tespit aynı anda topluca zihnimden geçip gitti.

bu durum başka zaman, başka insanlar olsa da dikkatimi çekerdi. belli bir yaşın üzerindeki insanların birbirine temas etmesi hoşuma gider. her zaman da gitmiştir. çünkü bizim evde öyleydi. hatta, bu düşüncemi bir arkadaşıma söylediğimde, görmüş geçirmiş bir edayla "nerden biliyorsun uzun bir ilişkiye ya da evliliğe rağmen olduğunu? belki de ilişkileri yenidir?" diyerek kelimenin tam manasıyla beni paylamıştı ya da ağzımın payını vermişti.

ah! durağa gidiyorlarmış. nadir görülen bir durum aslında. o yönde sadece iki durak, duraklar arasındaki mesafe de kısa olduğu için insanlar bunu pek tercih etmez çünkü.

anlayacağınız durakta yalnızca ikisi vardı. sabırsız çocuklar gibi durağın -durak demeyelim de yirmi yirmi beş metrelik kaldırım diyelim-, ilk gördüğüm andaki heyecanlarıyla sohbet ederek bir ucundan diğerine yürümeye başladılar.

evet, tahmin ettiğiniz gibi: el ele...

ama her dönüşte diğer eli tutarak.

sizi bilmem ama ben en az on tura şahit oldum.

Hiç yorum yok: