9 Kasım 2019 Cumartesi

otuz yıl önce bu zamanlar

dokuz kasım bin dokuz yüz seksen dokuz... yani berlin duvarı'nın yıkıldığı, hatıra ve hediyelik eşya dükkânlarında parça parça satılmasına giden sürecin başladığı gün.

/mevlüt ömer'e itimat edersek, o dükkânlarda satılan parçalar bir araya getirilse sadece berlin'i değil dünyayı, hem de ekvator üzerinden ikiye bölecek bir duvar inşa etmek mümkün olabilirmiş./

tam otuz yıl önce gerçekleşen bu olaya dair başka kentler, başka denizler'in ikinci cildinde güzel bir anekdot vardır. murat belge, olayların göbeğinde olmasına rağmen bu tarihi anı nasıl ıskaladığını anlatır.

günün anlam ve önemine uygun olarak o kısmı okuyayım isterken dalıp gitmişim. kendimi almanya bahsini okurken buldum. wiesbaden üzerine söyledikleri, -ki önceki okumada altını çizmiş, yanına birbirini aynı noktada kesen dört kısa çizgiden mürekkeb yıldızı kondurmuşum- dikkatimi çekti.

çünkü, aylardan kasım. çünkü, son iki kasımı ihmal etsem de "kasım dostoyevski okumadan geçilmez". çünkü, ecinniler'i yeniden, -muhtemelen son defa- okuyorum.

"wiesbaden, (...) dostoyevski'nin sara tedavisi görme gerekçesiyle, ama aslında kumar oynamak için geldiği kent olarak önemlidir. dergisi vremya'nın yazarlarından polina suslova'yla buluşması da cabası. evrensel atasözünü de yalanlayarak (dostoyevski gibi huysuz bir adamda buna şaşmamalı) hem aşkta hem kumarda kaybetti- tedavi de olmadı. polina, sonraki romanlarının "kahredici kadın" prototipinin kaynağıdır."

evet, ben de öyle dedim: "hem aşkta hem kumarda kaybetmek... dostoyevski'ye de bu yakışırdı."

kaldı ki, o söz yanlış. kazanan her ikisinde de kazanır.

Hiç yorum yok: