29 Aralık 2015 Salı

göreceli güzellik

hiç şüphesiz her çağın kendine has bir ruhu, bir güzellik anlayışı var. bırakın yüz yıl öncesini, on yıl öncesinin ruhu bugünden başka, güzeli bugün artık güzel değil.

ama değişmeyen bir şey var:  "güzellik göreceli mi?" sorusu. bu soru, değişip duran güzellik anlayışına karşılık sadece on yıl önceki değil yüz yıl önceki yerinde mevziini terk etmeden duruyor.

istisnasız güzellik (kitapların mutlak güzellik dediği şey) söz konusu olduğunda bu sorunun cevabı, hiç tartışmasız, "hayır". tıpkı, türkan şoray'ın estetik görmemiş hâli gibi herkesin iman ettiği bir güzelliktir. ister sarışın ister esmer sevin, isterseniz yüzünde çiller uçuşan kızıllar, "bu kadar" bir çift gözü gölgeleyen upuzun kirpiklere, kalemle çizilmiş kaşlara, nar suyuna banıp çıkarılmış dudaklara, çıkık elmacık kemiklerine kayıtsız kalamazsınız.

bir de "tip" dediğimiz olay var. yani duygu ve düşüncelerimizin etkisiyle muhatabımızı "güzel" bulduğumuz durumlar. başka bir deyişle güzelliğin göreceli, cevabın "evet" olduğu durumlar. mesela, anneme göre bir kadının güzel olması için renkli gözlü ve beyaz tenli olması yeterlidir.

ben mi? dünyanın az önce ağlamış, yüzünü yıkayıp gelmiş ya da yağmurda ıslanmış bütün kadınlarına aşığım ben. ki onların kirpikleri ıslanmış, bir kaç tel saçı yanağına yapışmıştır.

Hiç yorum yok: