20 Nisan 2011 Çarşamba

bir masada iki kişi: fark

çayından son bir yudum aldı, masaya bıraktığı fincanı parmak uçlarıyla ortaya doğru itti. bir süre camdan dışarı, belki de apansız bastıran yağmurda ıslanmamak için koşuşan insanlara baktı. bakışlarını oradan alıp az önce masanın ortasına doğru ittiği fincana verirken konuşmaya başladı:

- sen az önce, bir gün ayrılırsak bir daha görüşmeyiz mi, demek istedin?

- kesinlikle... hatta, ayrılan iki kişinin yeniden bir araya gelmesi kadar saçma sapan bir şey olamaz, diye devam ettim.

- neden bu kural koymalar? kime ne faydası oluyor?

- kural değil; insanların değişmediğine, ayrılık sebebinin olduğu gibi kaldığına inanıyorum. ayrılık sonrası birleşmenin tadı, başta bunu unuttursa da bir süre sonra yeniden ortaya çıkıyor.

- ben asıl, görüşmeme kuralını merak ediyorum.

- eski de olsa, sevgili sevgilidir. ondan arkadaş icat edemem. üstelik muhatabım yokluğum ve varlığım arasındaki farkı anlasın isterim.

*

uzun sürmedi, ayrıldık. o gün bu gündür, yokluğu ve varlığı arasındaki farkı öğreniyorum.



Hiç yorum yok: